Güneşin inci taneleriyle süslediği Antalya, tarihine yeni bir sayfa eklemek için beklerken sahneye bir kadın çıktı. O, Antalya'nın ilk kadın doğum hekimi Çiçek Akbaş'tı. Kars'ın rüzgarlarıyla doğmuş, Manisa'nın topraklarında kök salmış, İzmir'in rüzgarında eğitim görmüş bir kadın... Hayatı, renkli bir tablo gibi farklı fırçaların izleriyle doluydu.
BİR ANADOLU KIZININ RÜYASI
Çiçek Akbaş, 4 Kasım 1938’de Kars'ın soğuk topraklarında doğdu ancak o topraklarda kök salması için çok fazla zaman tanınmadı. Annesi ve babası öğretmendi; dolayısıyla, memleketleri sık sık değişiyordu. Manisa’nın Turgutlu kasabasının sıcak yüreğinde büyüdü, doğanın kollarında büyülendi. İlk adımlarını bu küçük kasabanın topraklarında attı. İlköğrenimini tamamladıktan sonra, İzmir'in aydınlık sokakları onu çağırdı.
İZMİR'DE EĞİTİMİN İZİNDE
İzmir Kız Lisesi'nde geçen yılları, genç Çiçek için bir dönüm noktasıydı. Eğitim, onun hayatına yön verdi. Ancak yolun sonunda iki ayrı kapı vardı: Ege Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi ya da güzel sanatlar. Hem zihni hem de yüreği çekişti bu seçimde. Ressam olmak mı, yoksa doktor olmak mı? Öğretmenlerinin yönlendirmesiyle ve babasının desteğiyle, İstanbul'un güzel sanatlar sınıflarına doğru yelken açtı ancak İstanbul'un sert rüzgarlarında aradığını bulamadı. Gerçek tutkusunu bulmak için İzmir'e geri döndü.
BİR HİZMETİN BAŞLANGICI
Evlenme kararı, onun hayatını farklı bir rotaya soktu. Bakanlık, ona yeni bir görev sundu: Antalya'nın ilk kadın doğum hekimi olmak. Bu, onun için bir onurdan öte, bir hizmetti. Alanya'nın dar sokaklarında, Antalya'nın kırmızı topraklarında doğum odalarında yeniden hayata şahitlik etti. O yıllarda doğumlar, evlerde ya da Doğumevi'nde gerçekleşirdi ancak herkesin erişemediği hastaneler, bir umut ışığıydı. Çiçek Akbaş, o ışığı taşıyanlardan biriydi.
ANTALYA'NIN YÜREĞİNDE
Antalya'nın toprakları, onun adıyla yoğruldu. Binlerce kadına yardım etti, binlerce hayata şahitlik etti. Elmalı'dan, Alanya'dan, Kumluca'dan... Her köşede, her sokakta adı anılırdı. Çünkü o, bir doktor olduğu kadar bir dost, bir yoldaş, bir umut ışığıydı. Kadın olduğu için tercih edilir olması, onun hizmetinin ne kadar kıymetli olduğunun bir göstergesiydi.
YENİ BİR BAŞLANGIÇ: EMEKLİLİK VE SANAT
65 yaşında emekliliğe adımını atan Çiçek Akbaş, hayatının yeni bir bölümünü başlattı. Muayenehanesini atölyeye çevirdi, tuvallerin, boyaların, fırçaların sesiyle yeni bir serüvene yelken açtı. Sanat, onun için bir yaşam biçimi haline geldi. İzmir'in sokaklarında başlayan hayat yolculuğu, Antalya'nın yüreğinde yeni bir ritim buldu. Defalarca kişisel sergiler açtı yaptığı eserlerle.
Antalya'nın yollarında, doğanın koynunda, Çiçek Akbaş'ın yazar yüreği bir kitap yazdı. O, Antalya'nın çiçekleri arasında, rüzgarın şarkısını dinleyen bir kadındı. ‘Antalyam’ isimli kitabı yalnızca kelimelerde değil, yaşamın her anında, her dokunuşunda yaşardı.
Çiçek Akbaş, Antalya'nın yalnızca ilk kadın doğum hekimi değil, bir hikaye anlatıcısıydı da. Hayatının her anında, insanlığa hizmet etmenin ötesinde, yaşamın kendisine hizmet ettiğini hissetti. Ve o, bu hikayeyi yüreklerde sonsuz bir iz bırakarak anlatmaya devam ediyor…