Likya topraklarında, tarihin derinliklerine uzanan bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? İsmi Soura olan bu antik kent, zamanın kollarında sırlarla dolu bir geçmişi sakin sakin bekliyor. Antalya’nın Demre ilçesine nazır, Myra Antik Kenti’nin gölgesinde yükselen Soura, tarih sayfalarının arasında gizemli bir bölümü temsil ediyor.
AKROPOL YERLEŞİMİ
Soura’nın tepesinde yükselen akropol, tarihin tanıklarıyla dolu bir sahne. Antik çağlardan kalma bey yerleşiminin kalıntıları, geçmişin ihtişamını yansıtıyor. Burada, zamanın sesiyle yankılanan hikayeler, duvarların taşlarına işlenmiş gibi duruyor.
Kentin kuzey yamacında, gözetleme kulesi, dalgaların dansını izleyen bir bekçi gibi dimdik karşılıyor ziyaretçileri. Ufuklara açılan penceresinden, geçmişin izleriyle dolu manzarayı seyretmek mümkün. Bir zamanlar burada nöbet tutanlar, yıldızların altında gökyüzüne hayranlıkla bakmış olsa gerek.
LAHİTLER: SONSUZLUĞA YOLCULUK
Soura’nın doğusunda ve güneyinde yer alan lahitler, birer sonsuzluk kapısını aralıyor. Likya'nın en büyük lahdi olarak bilinen anıtsal mezar, geçmişin görkemini yansıtıyor. Burada yatanlar, zamanın ötesinde bir huzura yelken açmışlar vakti zamanında.
BİZANS İZLERİ
Bizans döneminden günümüze kadar uzanan izler, Soura’nın dokusunda hala canlıdır. Tapınağın arkasında yükselen Bizans kilisesinin kalıntıları, inançların ve duaların izlerini taşıyor. Az sayıdaki Bizans konutları ise zamanın geçişiyle sırlarını korumaya devam ediyor.
KEHANETİN SIRRI
Soura’yı diğer Likya kentlerinden ayıran bir sır var. Bu kent, çevre yerleşim yerlerinin kehanet merkeziydi. Derin vadinin içine gizlenmiş Apollon Tapınağı, kehanetin sırlarını saklıyordu. Rahipler, suya daldırdıkları et dolu şişleri izlerken, geleceğin ipuçlarını ararlardı. Kutsal su kaynağı, kehanetin kalbi olarak bu kutsal alanı besler ve tarihin dönemlerini bir araya getirirdi.
Soura’da her taşın altında, her duvarın ardında binlerce hikaye yatıyor günümüzde bile. Zamanın izlerini takip edenler, bu antik kentte geçmişle buluşmanın büyüsüne kapılırlar.