Yeni sistemde ihtiyaç duyulan kadar eti devletin Et Süt Kurumu aracılığıyla hiç aracı kullanmadan getireceğini dile getiren Bakan Yumaklı, "Ama en önemli  hedefimiz nihayetinde bu ithalatı sonuçlandırmak, bitirmek olacak. Bir daha ithalat olmasın. Türkiye kendi  besi materyalini üretsin. Kendi besi materyalini alsın, besicileri beslesin. Sonra da tüketiciye makul fiyattan et gelsin. Bu ithalat olan kısmı aslında toplamda bizim hayvancılık politikamızın sadece bir bölümü, küçük bir bölüm. 6 tane başlığımız var bizim. Bu başlıkta hayvan hastalıklarını engellemek var. Üreticiyi güçlendirmek var.  Bu işi yapacak aile işletmelerini yapısal olarak güçlendirmek var. Yani sadece 5-10 tane hayvanla bu iş  olmaz. Biz onlara destek olalım. Belli bir rakama ulaşsınlar. Ve en önemlisi de Türkiye'deki hayvan verimliliğini yukarı çıkartalım. Bunu nasıl yapacaksınız? Verimsiz hayvanları elemine edeceksiniz. Yerine verimli hayvanları hem et veren hem süt veren hayvanları  getireceksiniz. Bu hayvancılık politikası dediğim gibi açıkladığımızda göreceksiniz. Bu 6 başlığın en  önemli kalemleri bunlar. Bunun aynısı aslında bir büyük resimde üretim planlamasında konuşuyoruz. Aynısını bitkisel üretimde de yapıyoruz. Şu anda çalışmaları devam ediyor. Onları da ayrıca açıklayacağız" ifadelerine yer verdi. 
 
  "Yanlış okundu" 
  Bu süreçle ilgili Hayvancılık Genel Müdürlüğü'nün bir ilan yayınladığını aktaran Bakan Yumaklı, "Dedik ki çok küçük belli bir baş altı  hayvanı olanların, belli bir sayının altında olanlar çok fazla olduğu için onlardan talebi Kırmızı Et Üreticileri Birliği toplasın. Büyük işletmeler de direkt Et Süt Kurumuna başvursun. Et Süt Kurumu diyecek ki 'Benden canlı hayvan almak isteyenlere ben şu şartlarda hayvan vereceğim. Bu  hayvanlar kaliteli hayvanlar olacak. Ben sana şu şartlarda bu hayvanı getireceğim. Hatta ben bunların  hepsini kendim seçeceğim' diyecek. Et Süt Kurumu şöyle diyecek: 'Ben bu hayvanları orada seçerek alacağım bir. Gerekli hayvan  hastalıklarıyla ilgili gerekli aşılarını yapmış olacağım, iki. Türkiye'ye getirdiğim zaman bunları size  verdiğimde bu hastalıklarla ilgili bir şey çıkarsa sorumlusu benim' Çünkü 21 günlük bir karantina süresi olması gerekiyor. O 21 günlük karantina süresi içerisinde ancak sen  onun yanına başka bir hasta hayvanı koyup da onu hasta edersen olmaz. Sen doğru dürüst bakmadığın için  ya da o hayvanı şap olan bir hayvanın yanına koyup hayvanı şap hastası yaparsan, o bende değil. Diğer  majör hastalıklarla alakalı sorumlusu benim. 21 gün sonra da al kardeşim senin. Yalnız 4 ay boyunca bunu  satamazsın diyecek. Burada da istediğimiz şu. Alan başkasına o da başkasına satarak yine fiyatın içeride yükselmesini  engellemek. Herkes şunu yanlış okudu. Et Süt Kurumu öncekiler gibi aracı firmalara yaptıracak sandı. Bunların hepsini kaldırdık zaten geçen sene. Şunu söylüyoruz yani. Siz besici misiniz? Evet. O zaman içeriden o besi materyalini üretenlerden gidin  alın. 'Ben istediğim gibi bulamıyorum' diyorsa, 'Tamam kaç tane istiyorsun söyle bana o zaman'  diyeceğiz. Diyelim ki 10 tane. Tamam ben sana 10 tane getireyim. Ama bu içeride 100 lirayken ben sana 80 liraya verip içerideki üreticimi ezdirmem. İçeride ne kadarsa ben sana o kadardan vereceğim. Yerli  üreticiden almalarını istiyoruz. Yoksa başka türlü içeride bu işi yapan kalmaz, biz daha büyük miktarlarda  yurt dışından ithalat yapmaya devam ederiz" dedi. 
  Bakan Yumaklı, gençlerin tarımsal üretimin içerisinde olmasını istediklerinin altını çizerek, aile işletmelerinin ister bitkisel, ister hayvansal olsun destekleneceğine dikkat çekti. 
  
  "Verimlilik" 

  Üreticinin verimsiz işletmelerini, verimli hale getirmelerini öneren Bakan Yumaklı, "Bizim onlara tavsiyelerimiz doğrultusunda gereğini yapmalarını istiyoruz. Bir bölgede yeteri kadar işletme var, birisi geldi dedi ki, “ben yeni bir işletme kuracağım.” Ona izin  vermeyeceğiz. Mevcut işletmelerin kapasitelerini yükseltmeyi hedefleyeceğiz. Bütün kaynakları onlara yönlendirmiş olacağız. Özellikle gençlere, kadınlara ekstra desteklemeler olacak. Daha önce olmayan destekler. Bunların  çalışmaları devam ediyor. Biz istiyoruz ki hiç problem olmasın. Baktığımız  zaman hangi kriteri karşılıyorsa o kriterin karşılığı olan desteği alacak. Her bir kriterin bir karşılığı olacak.  Burada istediğimiz şey 100’ün üstünde destekleme var. Bunların yönlendirici etkisi yok. Belki zamanında  varmış ama şimdi yok. Biz hem bitkisel üretimi hem hayvansal üretimi yapanlar için sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. “Evet ben bu işi yapmaya devam edeceğim” diyecek. Verimlilik bir diğer hedefimiz. Eğer bir buğday ekiyorsa  dönümden 280 kilo değil de çok daha fazlasını almayı hedefleyecek. Hayvansal üretimde 24 kilogram süt değil de çok daha fazla sütü almayı hedefleyecek. Sonra o ürettiği ürünü kaliteli olarak üretecek bir üretim yapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Buradaki  amacımız üretimimizi artırmak. İçerideki ihtiyacı karşılamanın yanı sıra yurt dışına da bunların ihracatı  kolaylıkla gerçekleşmiş olacak. Bazı zamanlarda tedbir amaçlı bazı ürünlerin ihracatını kayda bağlıyoruz. Bunu da yapmak istemiyoruz  ama kendi tüketicimizi de korumamız lazım. O yüzden yeteri kadar ürünü üretelim, ürünümüz artsın ki  ihracat dediğimizde hemen fiyatlar artmasın" açıklamasını yaptı. 
  
 "Zeytinyağında markalaşmanın önemi" 
  Zeytinyağı konusuna da değinen Bakan Yumaklı, İtalya ve İspanya'nın Türkiye'den dökme zeytin ithal ettiklerini belirlediklerini işaret ederek, "Türk markasıyla bir zeytinyağını  göndermiyorsunuz. Dökme olarak gönderiyorsunuz. Onlar kendi markalarına şişeliyorlar. Buraya diyorlar ki İspanya'da şişelenmiştir. Senden 3 dolara alıyor. 8,5 avroya satıyor. Burada bizim 2 kaybımız var. Bir tanesi, kazanman gerekenden daha az para kazanıyorsun. İkincisi de  onların pazarını kaybetmesini engelliyorsun, yardımcı oluyorsun. Markalaşmanın önemini bir kez daha  görmüş olduk. Herkesin bir anda önemli markaları ortaya çıkarması mümkün değil. Ama bizim  asıl istediğimiz kurumsal bir şekilde marka oluşturup dünyada “evet bu Türk markasıdır, hem de en iyisidir”  dedirtmek. Bizim bu yılki tarımsal ürün ihracatımız muhtemelen 31 milyar doları olacak. Geçen sene 30 milyar dolardı. Hem kendi ihtiyacımızı gideriyoruz hem ülkedeki misafirlerin ihtiyacını gideriyoruz. Bir de üzerine 31 milyar dolar para kazanıyoruz. Bunu niye 60 milyar yapmayalım? 80 milyar yapmayalım? Kırsaldaki hayat standardını yükseltmek için diğer bakanlıklarla görüşüyoruz. Daha önceden başlatmış  olduğumuz bir projemiz vardı. Deprem nedeniyle ara verdik. Her şey yoluna girince bunu mutlaka  yapacağız" dedi. 
 
  "Tarım sayımı 2026'da bitecek" 
  Türkiye'de tarım sayımında sorunlar  olduğunun altını çizerek, tarım  sayımını en geç 2026 yıında bitirmeyi hedeflediklerini ifade etti. 
  Sayımın bu kadar uzun sürecek olmasını açıklayan Bakan Yumaklı, şu bilgileri verdi: "Türkiye küçük bir ülke değil ki. Tarım da küçük bir sektör  değil. En son 2001’de yapılmıştı. Aradan 23 sene geçtikten sonra yapılacak olan tarım sayımının da böyle 
 yapmış olmak için olmaması gerekir. Oradan gelecek veriler bizim politikalarımıza da bir yön de verecek. Onların büyük birçoğunu doğrulama olacak. Canlı materyaller için birebir de sayım olacak. Sizin ekilebilir alanlarınızı sayacak, çıkartacak, sizin  ormanlık alanınızı çıkartacak. Su ürünleri alanlarınızı çıkartacak. Yani tarıma dair ne varsa Onların tamamını kapsayacak bir tarım sayımı konuşuyoruz. Kayıt dışılık konusu bizim hayvancılık politikasıyla da çözmek istediğimiz bir husus. Bütün bunların hepsi  devreye girdikçe bu kayıt dışılığın azalacağını düşünüyorum. Kayıt dışına sebep olan şeylere de bakmak lazım. Onlardan bir tanesini engellemek için çiftçi kayıt  sisteminde bir düzenleme yaptık. Herhangi bir sebeple miras vesaire gibi problemlerden dolayı Çiftçi Kayıt  Sistemi’ne kaydolamayanlara dair bir düzenleme yaptık. Böylece onlar desteklemelerden faydalanacaklar.  ÇKS ile ilgili 16 Ocak'ta toplam başvuru sayısı 2 milyon 288 bin 862. Geçen yıla göre yaklaşık 40 bin kişi  daha fazla ama dosyalar girilmeye devam ediyor. Hem dosya girişi hem de aynı zamanda kontroller yapılıyor. Bu sayı daha da artacaktır. Tamamı bitince de açıklayacağız". 
   
  "Yusufeli Barajı'nda 2 tribün faal hale geldi" 
  Yusufeli Barajı’nda  son testlerin yapıldığına değinen Bakan Yumaklı, elektrik üretim kısmını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına devredilmek üzere olduğunu bildirdi. 
  Yusufeli Barajı'nın kurulu gücünün 558 megavat, yıllık toplam  üretiminin 1,9 milyar kilovat saat olduğunu kaydeden Bakan İbrahim Yumaklı, "Yusufeli Barajı'nın ürettiği elektrik enerjisi 2,5 milyon kişilik bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar. 5 Ocak 2024 tarihi itibariyle doluk oranı yüzde 73'e ulaştı. 191 metre ve 1,5 milyar metreküplük su  depolandı. İnanılmaz bir rakam. Bugün itibariyle enerji üretimi için 3 adet türbinden ikisini faal hale  getirdik. Son ünitenin, yani 3 üniteden son ünitenin de ocak ayı içinde faal hale getirmeyi hedefliyoruz.  Enerji üretimine tam kapasite geçmiş olacak. Üç ünitenin de testleri bitip tamamlandığında artık bizim  görevimiz sona ermiş olacak" diye konuştu. 
   
  "Üretim planlaması olacak" 
  Üretim planlamasıyla ilgili olarak yasal düzenlemeler ve ikincil mevzuatların oluştuğunu belirten Bakan Yumaklı, "Hep diyoruz ya “Türkiye'de üretim planlaması yok.” İşte olacak. Ancak Türkiye gibi böyle geniş bir  yelpazede üretim yapan bir ülkenin, “Ben karar verdim, şu tarihten itibaren düğmeye basıyorum, artık her şeyi planlıyoruz” demesi mümkün değil? Yüzlerce çeşit ürün var. Dolayısıyla, stratejik ürünlerden  başlayarak bunların planlaması yapılacak. Sistem oturdukça bu halka genişletilecek ve yeni ürünler  bunların içerisine dahil olacak. İlk etapta hububat ve yağlı tohumlar, olacak. Hayvansal üretim ise tamamı olacak. Ve yine söylüyorum; bizim sübvansiyonlu krediler, TKDK destekleri,  bizim desteklerimiz, o yapıları hep bu üretim planlamasını destekler nitelikte olacak. Türkiye'nin  tamamında başlayacak. Pilot il uygulaması olmayacak. Vakit kaybetmek istemiyoruz. Ağustos ayının sonu  itibariyle her şeyin bitmiş olacak. Çünkü eylülden itibaren bu bahsettiğimiz ürünlerde sistem uygulanmaya  başlayacak" dedi. 
  
 "Sütte üretici zarar görmesin" 
  Süt noktasında prensiplerinin hiçbir zaman üreticinin zarar etmemesi üzerine kurulu olduğunun altını çizen Bakan Yumaklı, kendilerinin ombudsman gibi duracağını ve üreticinin zarar etmeyeceği bir sistematiğin olmadı gerektiğini söyledi. 
  "Çünkü sütü sadece süt olarak görmüyoruz" diyen Bakan Yumaklı, "Aynı zamanda et üretimiyle alakalı da çok büyük bir etkisi var.  Sütten memnun kalınmadığında sektörden çıkılıyor. Sektörden çıkıldığında kısa bir süre sonra katlamalı  olarak problem geri dönmüş oluyor. Dolayısıyla bizim birincil amacımız, üreticinin zarar etmemiş olması. Bu konuda işte Ulusal Süt Çalıştayı’nda üreticiler, sanayiciler ve akademisyenler çalıştı. Burada herkesin  uzlaşması gerekiyor. Nedir mesela? Bir işletme bir işletmede 150 baş hayvan olmasıyla 450 baş hayvan  olmasının arasında inanılmaz bir maliyet farkı var. Hatta bin 450 adet hayvanın varsa senin birim başına düşen  maliyetin daha da düşer. Artı hayvan başına alınan süt miktarı mesela. 25 kilo alıyorsan başka bir şey, 45  kilo alıyorsan başka bir şey. Biz istiyoruz ki burada herkes konuşsun. Bu kısmın çalıştayda çözüleceğini düşünüyoruz" açıklamasını yaptı. 
  "Denetimler sıklaştırıldı" 
  Gıda enflasyonuna da değinen Bakan Yumaklı, "Ticaret Bakanlığı ile ortaklaşa çalışıyoruz. Maliyetin üzerine makul kâra hiç kimse bir şey söylemiyor.  Önemli olan maliyeti doğru hesapla, üzerine makul kar koymak. Bu sektörden sektöre değişir. Ancak şunu  bizim kabul etmemiz lazım. Gelecekte olacağını varsaydığın ya da gönlün öyle istediği için “yüzde yirmi  de ben şu payını koyuyorum” deyip o fiyattan insanlara sattığın andan itibaren başka bir problem oluşuyor. Ya da işte üretici üretti, tüccar aldı, tüccar da malın fiyatı fiyatlansın diye piyasaya azar azar veriyor. Bu da  bir problem. Bunları yakaladığımız anda gerekeni yapıyoruz. İster bizim tarafımızda olsun, ister Ticaret  Bakanlığı tarafında olsun. Bu konuda denetimlerimizi sıklaştırdık" değerlendirmesinde bulundu. 
  "Türkiye tohumcu bir ülke" 
  Geçen sene devletin yaklaşık tarım sektörüne  64 milyar liralık kaynak aktardığını dile getiren Bakan Yumaklı, önümüzdeki sene  aktarılacak rakam 91,5 milyar olacağını kaydetti. 
  Bu kaynakların doğru yerlere gitmesi gerektiğini işaret eden Yumaklı, "25-30 sene sonranın taşlarını şimdiden döşememiz gerekir. İklim değişikliği hayatın her anını etkileyecek ama tarımı daha çok etkileyecek. Tarım demek, gıda demek,  gıda güvenliği demek. Hem mevcudu korumanız gerekir hem artırmanız gerekir. Hatta bunu da planlı bir şekilde yapmanız gerekir. Tohum tartışmasının da artık gündemden çıkması lazım. Yüzde 90’ı yerli olan binin üzerinde firmamız var.  Bunlar Ar-Ge yapıyorlar. Bunlar dünyaya tohum satmaya başladı. Acaba dünya bize tohum vermezse aç kalır mıyız? Hiçbir şey olmaz. Hiçbir endişemiz yok. Bizim girişimcilerimiz inanılmaz. Kurumlarımız öyle.  Mesela TİGEM var. TAGEM üretiyor. Bir ürün geliştiriyor. Onu sahada görmek lazım değil mi? TAGEM çalışmalarını  yaptıktan sonra bunu TİGEM yapıyor. TİGEM o büyük alanlarda bunların deneme üretimlerini yaptıktan  sonra iyi sonuç aldıysa bunları çoğaltıyor ve piyasaya veriyor. Çiftçilerimize veriyor. Sıfırdan başlasak bile  TİGEM yeniden hayatı başlatabilecek donanıma sahip. TİGEM'in dışında da bir de özel sektör var. Antalya’da bir firmamız mesela. 6 sene sonra üretime girecek  olan ürünü bugünden çalışıyorlar ve o 6 seneyi bir metot değişikliğiyle 2 seneye kadar indirmişler. Sebzenin yüzde 90'ının tohumunu üretiyoruz. Sadece kışlık sebzelerin yüzde 10'u kaldı. Global dünyada artık sen sadece satacaksın, hiç almayacaksın diye bir şey yok. Rekabet çok sert yani. Türkiye, artık her yerde tohumcu ülke olarak kabul ediliyor. Rekabetçi bir yapımız var" ifadelerine yer verdi. 
  "Tüketiciyi koruma amaçlı yapılır" 
  Türkiye'de bir stratejik, bir de algıda stratejik ürünlerin  olduğunu belirten Bakan Yumaklı, "İşte patates, soğan, şeker, yağ gibi. Stokumuz yeterli diyoruz ama adamın bir tanesi bir laf ediyor herkes o ürünün talebini artırıyor. Bizim ihracatı engellemek gibi bir derdimiz yok. İçeriye dönüp şunu söylüyoruz. “Lütfen olması gerekenin üzerinde bir fiyatlama davranışı göstermeyin.” Ticaret Bakanımız Ömer Bolat sürekli söylüyor. Gerekli olduğunda tüketiciyi de koruma amaçlı yapılır" açıklamalarında bulundu. 
                                 

Kaynak: İHA