Denizli'ye bağlı Çal ilçesi, tarihi geçmişiyle dikkat çeken yerleşim yerlerinden biri olarak öne çıkıyor. İlk çağlarda ‘Mosyna’ adıyla anılan bölge, Türklerin egemenliğine girmesinin ardından uzun süre ‘Demirciköy’ olarak bilindi. 19. yüzyılın ortalarından itibaren ise Çal adıyla anılmaya başlandı. 1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Selçuklu Türklerinin hakimiyeti altına giren bölge, 13. yüzyılda Türkiye Selçuklu Devleti'nin batı uç bölgelerinden biri oldu. 1261 yılından itibaren Germiyanoğulları Beyliği'ne bağlanan Çal, 1391 yılında Osmanlı Devleti tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına dahil edildi.
Osmanlı döneminde önemli bir merkez olarak dikkat çeken ilçede kadılık teşkilatı bulunuyordu. Ayrıca, o dönemde eğitim alanında da ileri gelen Çal'da üç önemli medrese faaliyet gösteriyordu: Emin Efendi Medresesi, Süleyman Efendi Medresesi ve Fakıoğlu Medresesi. Çal, 1886 yılında Denizli Sancağı'na bağlı bir ilçe oldu. Kurtuluş Savaşı sırasında da önemli bir rol oynayan Çal halkı, Kuvay-i Milliye hareketine destek vererek Yunan işgalini engelledi. Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi, bu dönemde gösterdiği üstün hizmetlerinden dolayı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Çal, günümüzde hem tarihi dokusu hem de kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken ilçelerden biri olmaya devam ediyor.
PEKİ, ÇAL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Çal ilçesinin isminin kökeni, tarihsel ve coğrafi faktörlere dayanıyor. Araştırmalara göre, ilçenin adı eski Türkçede ‘yüksek ve engebeli arazi’ anlamına gelen ‘çal’ kelimesinden geliyor. Çal ilçesinin yüksek rakımlı bir bölgede bulunması, bu ismin coğrafi özelliklerden kaynaklanmış olabileceğini gösteriyor. Osmanlı dönemine ait kayıtlarda da ‘Çal’ isminin geçtiği belirtilirken bazı kaynaklar ise ismin, bölgede etkili olan sert rüzgârlardan veya üflemeli çalgılarla bağlantılı olabileceğini öne sürüyor. Kesin kökeni tam olarak bilinmese de, Çal isminin yüzyıllardır kullanıldığı ve bölgenin coğrafi yapısını yansıttığı kabul ediliyor.