Süper Lig’de yeni sezona başladık.
Ligin ilk haftasında ise Antalyaspor, İzmir temsilcisi Göztepe’yi konuk etti.
Öncelikle havanın sıcak ve nemim yüksek olması hem tribüne gelen seyirci sayısına etki etti hem de sahaya konan futbola.
Bizim tribünde terlediğimizi düşünürsek futbolcuların saha içinde ne durumda olduklarını tahmin etmek zor olmaz.
Bundan dolayı maçın temposunu eleştirmemek gerekiyor.
Oyuna gelecek olursak…
Geçtiğimiz yılın kadrosunun şuan itibariyle çok ama çok gerisindeyiz.
Bunu öncelikle kabul edelim.
Bu bir dezavantaj.
Ancak fizik olarak fena durumda değiliz.
Aşırı sıcağa rağmen koşan, mücadele eden bir takım izledik.
Bu sevindirici.
Ama özellikle 3. bölgede vasatın dahi altındayız.
Vasat demek bana göre iyi kalır.
Öncelikle bir net santrafora ihtiyacımızın olduğu açık ve seçik bir şekilde belli oluyor.
Takım, kanatları kullanmak istiyor ancak ceza sahası içi boş.
Hava topu atmak istiyor, yükselecek oyuncu yok.
Oyuncular da bunun sıkıntısını çekti.
Maçın son bölümlerine doğru, rakip kaleye yüklenmek istedik ancak bir türlü oyunu çözemedik.
Çünkü çözebilecek oyuncunun eksikliğini yaşıyoruz.
Hocanın elinde bu tarz bir oyuncu olmayınca, en önde Larsson yer aldı.
O da 1.95’lik stoperlerin arasında adeta ezildi.
Karşılaşmayı izlerken Buksa ve Sarıc takımda olsa bugün sonuç farklı olabilirdi diye düşündüm.
Hatta Asmabolanga’yı dahi aradım dersen sanırım şaşırmazsınız.
Antalyaspor, oyun kurmada ve çıkışlarda iyi durumda.
Bu anlamda çok çalışıldığını net olarak gördük.
Ancak 3. bölgede yaratıcılık eksik.
Bu anlamda mutlaka kaliteli bir hatta iki golcü, orta sahaya Soner’in önüne bir oyuncu ve kaliteli bir kanat oyuncusuna ihtiyacımız var.
Bu takviyeler yapılmazsa ne yazık ki vasat bir takım olarak kalırız.