Ekonomik dengesizlikler ve gelir adaletsizliği son yıllarda giderek daha çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Döviz kurlarının baskı altında tutulması, gelir dağılımındaki eşitsizliğin derinleşmesi ve refah seviyesindeki düşüş, ekonomik sorunların başlıca göstergeleri olarak öne çıkıyor. Antalya Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'e, bu konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Şanlı, ekonominin mevcut durumu ve gelecek öngörülerine dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Şanlı, ekonomik politikaların döviz üzerindeki etkisini ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri değerlendirerek, “Ciddi bir baskılamayla dövizi kontrol altında tutuyorlar. Ancak bu durum sürekli bir çözüm sağlamazken gelir adaletsizliği giderek artıyor” dedi. Gelir adaletsizliğinin önemli bir sorun olduğunu belirten Şanlı, “Ekonomi ne kadar kötü olursa olsun, akıllı bir ekip geldiğinde beş yılda toparlanabilir. Ancak eğitim kötüye giderse, bu iki nesli kaybetmek anlamına gelir. Şu an eğitim sisteminde ciddi bir bozulma var ve bu yoksulluğun nesilden nesile aktarılmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.

Mustafa Şanlı

85 MİLYONLUK ÜLKEYİZ!
Toplumda oluşan bazı yanlış algılara da dikkat çeken Şanlı, “Ekonominin kötüye gittiği söylendiğinde buna karşılık olarak pastanelerin, kafelerin ve restoranların dolu olduğu öne sürülüyor. Oysa burada gözden kaçırılan temel bir gerçek var: Türkiye, 85 milyonluk bir ülke ve gelir dağılımındaki adaletsizlik oldukça derin. En zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasındaki gelir farkı şu an kabul edilebilir seviyelerin çok ötesine geçmiş durumda. Bu nedenle büyükşehirlerde ya da belli semtlerde restoranların dolu olması, toplumun genel ekonomik durumunu yansıtmaktan çok uzak. Ekonomik refahın, yalnızca belirli bir kesimin tüketim alışkanlıkları üzerinden değerlendirilmesi gerçek tabloyu görmemizi engeller” ifadelerini kullandı. Son olarak Şanlı, ekonomik sıkıntıların belirli politikalarla giderilebileceğini ancak eğitimde yaşanan bozulmanın uzun vadede çok daha ciddi ve kalıcı sonuçlar doğuracağını belirtti. “Asıl odaklanmamız gereken mesele eğitim sisteminin içine düştüğü çıkmaz ve bunun toplum üzerindeki olumsuz etkileridir. Eğer eğitim sisteminde yaşanan çöküşü durduramazsak, gelecek nesiller büyük bir bilinç kaybı yaşayacak ve bu ekonomik krizlerden bile daha büyük bir felakete yol açacaktır. Eğitimin niteliğini kaybetmesi sadece bireyleri değil bir bütün olarak ülkenin geleceğini tehdit eden en büyük sorunlardan biridir” diye konuştu.

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ