Antalya'nın sakin sularında, yat limanının gizemli derinliklerinde saklı kalan St. Didier batığı, sadece dalış severlerin değil, tarih tutkunlarının da ilgisini çekiyor. Bu su altı dünyasında, İkinci Dünya Savaşı'nın yankıları hala dalgaları titreten bir hikayeye dönüşmüş durumda.
MÜHİMMAT VE İNGİLİZ UÇAKLARI
Fransız gemisi, savaşın karıştırdığı denizlerde, Alman işgali altındaki Selanik Limanı'ndan getirilen mühimmat yüküyle dolup taşar ancak Türkiye'nin tarafsızlık ilkesi, geminin içindeki acil yardımların ve askerlerin geçişine izin vermez. Bu noktada, St. Didier'in kaderi savaşın acımasız yüzüyle buluşur.
ANTALYA LİMANI'NA SIĞINIŞ
O dönemdeki karmaşık siyasi ilişkilerin gölgesinde, St. Didier gemisi Antalya Limanı'na sığınır. Kıbrıs'tan yola çıkan İngiliz savaş uçağının saldırısı sonucunda Adrasan’da batan Qued Yquem'in ardından, St. Didier Türk Bayrağı çekerek limanın sığ sularında bir umut bulur.
İLK HAVA SALDIRISI
Sessiz ve derin suların altında, St. Didier geceyi kucaklamışken 2 İngiliz savaş uçağı belirir gökyüzünde. Bir torpil, geminin kıç kısmına saplanır, diğeri ise Türk Bayrağı'nın gölgesine düşer. Patlama, Yat Limanı'nda dev dalgalara sebep olur ve o gece Antalya'nın gökyüzü, savaşın çığlıklarıyla yankılanır.
İskele Mescidi ile gümrük binası arasında yankılanan patlamanın ardından, St. Didier su almaya başlar. Sessizlik, batan bir geminin soğuk sulara gömülüşüyle bozulur. Savaş gemisi, 5 askerin hayatını kaybetmesine neden olurken 275 asker, balıkçıların kahramanlığı sayesinde suların derinliklerinden çıkarılır.
ST. DİDİER'İN ALTINDA SAKLI HİKAYE
Bugün, St. Didier'in soğuk sularının derinliklerinde, bir zamanlar yaşanan bu dramatik olayın izleri hala hissediliyor. Antalya'nın bu gizemli batığı, tarihle iç içe geçmiş sular altında bir hazine gibi duruyor, dalgalar arasında unutulan bir hikaye olarak.