Hatay, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, sırlarla dolu bir toprak parçası. Milattan önce (M.Ö.) 100.000 ile 40.000 yılları arasında, insanlığın ilk izlerinin bulunduğu bu bölge, ilk Tunç Çağı’nda Akad İmparatorluğu’nun ve Amoriler’in kontrolünde, birçok ulusun bir arada yaşadığı bir yerdi. Yüzyıllar geçtikçe Hititler ve Mitanni Krallığı bu topraklarda hüküm sürmeye başladı. Antakya, M.Ö. 300 yılında kurulduğunda, yalnızca bir şehir değil, aynı zamanda tarihin en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Roma İmparatorluğu’na katılmasıyla bölge daha da büyüyüp gelişti ancak bu huzurlu günler uzun sürmedi ve 638’de Râşidîn Halifeliği tarafından fethedildi. Ardından Emevi ve Abbâsî hanedanları döneminde, Hatay yeniden şekillendi.
Bir başka dönüşüm 969 yılında gerçekleşti; Bizans İmparatorluğu Antakya’yı ele geçirdi. Bu dönem, toprakların sadece yerel halk için değil aynı zamanda farklı kültürler için bir çekim merkezi haline geldiği bir dönemdi. Haçlı Seferleri sırasında, bölge bir kez daha savaşa sahne oldu. 1084 yılında Selçuklular, Hatay’a hükmetmeye başladı ancak bu durum da uzun sürmedi. 1098’de Haçlılar şehri ele geçirdi. Yüzyıllar boyunca pek çok savaş ve fetih yaşandı. 1516’da Osmanlı İmparatorluğu, Hatay’ı fethederek bu toprakların kaderini değiştirdi. Antakya, Osmanlı döneminde Halep’e bağlı bir sancak haline geldi ve burada yaşam, Asi Nehri’nin kenarında, Habib Neccar Dağı’nın eteklerinde sürüp gitti.
Bu durum 1918’de değişti. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Fransa, Hatay’ı ele geçirdi. 1938 yılında Türkiye ve Fransa, Hatay’ın statüsünü korumak için bir antlaşma imzaladı. Türk Ordusu, 4 Temmuz’da Hatay’a girdiğinde, burada yeni bir sayfa açılmış oldu. Hatay Meclisi, 2 Eylül 1938’de bağımsız Hatay Cumhuriyeti’ni ilan etti. Tayfur Sökmen Cumhurbaşkanı, Abdurrahman Melek ise Başbakan oldu. Sonrasında ise 23 Haziran 1939’da imzalanan bir antlaşma ile Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti. Hatay Devlet Meclisi, 29 Haziran’da bu kararı oy birliğiyle onayladı ve 7 Temmuz 1939’da Hatay, Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmış oldu.
PEKİ, HATAY İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Hatay, 1930'larda resmi olarak kullanılmaya başlanan bir yer adı. Osmanlı döneminde ise bugünkü Hatay'ın kapsadığı topraklar genellikle İskenderun veya Antakya olarak anılıyordu. Bu bölge, Halep Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak yönetiliyordu. Eylül 1936’da Fransa ile Suriye arasında imzalanan bir anlaşmada ‘Sandjak d’Alexandretta’ (İskenderun sancağı) ya da ‘Liwaa el İskenderuna’ (İskenderun livası) ifadeleri geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, İskenderun ve Antakya Türkiye’nin sınırları dışında kaldı ve bu durum ‘Hatay Sorunu’ olarak bilinen tartışmalara yol açtı.
Bu iki bölgenin geleceği belirsizliğini korurken TBMM’de Siirt mebusu olan İsmail Müştak Mayakon, 10 Ekim 1936’da Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı ‘Tarihten Bir Yaprak’ adlı makalesinde, Çin'in kuzeyinden gelen ve ‘Hatay Türkleri’ olarak anılan topluluğun buraya yerleştiğini yazdı. Bu nedenle, bölgenin Hatay olarak adlandırılmasının gerektiğini savundu. Bu makalenin ardından, Türk basınında Hatay adı kullanılmaya başlandı ve bölge, Türkiye’ye katıldığında resmi olarak Hatay adını aldı. 1940 genel nüfus sayımında bu bölge ‘Hatay vilayeti’ olarak kaydedildi. Ayrıca, Hatay adının, Hitit prensliklerinin kurduğu Hattena Krallığı’ndan geldiği ve bu ismin 1936’da Atatürk tarafından verildiği de rivayet ediliyor.