İNGİLTERE'DE 1822 yılında; insanların hayvanlara iyi davranmalarını, daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği kuruldu. Türkiye’de Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kuruldu. Aynı amaçla dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında Floransa'da toplanan bu kuruluş dünya üzerinde yok olma tehdidi altında bulunan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti. Bu günün amacı; evrende insanlardan başka canlılar olduğunu anlamak, onların yaşam alanlarına müdahale etmemek, yaşama hakkına saygı duymaktır. Evde beslenen hayvanlara merhametli davranarak koruyup kollamak, iyi koşullarda beslenmelerini sağlamak ve duyarlı davranılması konusunda farkındalık yaratmak.
‘HAYVANLARIN YAŞAM HAKLARINI SAVUNMALIYIZ’
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde açıklama yapan Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Antalya Bölge Temsilcisi Çetin Şişman, hayvanları korumak için neler yapılması gerektiğine dair bilgilendirmeler yaptı. Şişman, “Hayvanların bir can taşıdığını unutmamalı ve yaşam haklarına saygı duymalıyız. Onları korumalı ve haklarını savunmalıyız. Hayvanlara zarar vermemeliyiz, yaşam alanlarını kirletmemeliyiz. Bizim kadar bu evrende onların da yaşamaya hakkı var” dedi.
‘DÜZENLİ BESLENME VE KISIRLAŞTIRMA YAPILMALI’
Yetkililerin hayvanlara dair birçok çalışma yapması gerektiğinin vurgusunu yapan Şişman, “Düzenli besleme ve kısırlaştırma çalışmaları yapılmalıdır. Hayvanlar sokaklarda mama ve su bulamadıkları için hasta ve zayıf düşmektedirler. Bazıları açlıktan bulundukları çevredeki çöpleri, plastikleri tüketmektedir. Kısırlaştırma çalışmaları düzenli olarak yapılırsa popülasyon artışının önüne geçilebilir. Hastalıklardan korumak ve korunmak için düzenli aşılama yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘KISIRLAŞTIRMA YÜZDE 90 UYSALLAŞTIRIYOR’
Sokak hayvanlarının saldırganlaşması ve haberlerde sıkça yer almalarına dair açıklama yapan Şişman, “Sokak hayvanları soğuk kış günlerinde daha saldırgan olabiliyor. Bunun nedeni ise bu hayvanların yeterli miktarda yiyecek bulamaması ya da yaşam alanını savunma içgüdüsüdür. Sular da donuyor ve yerine göre su içemedikleri durumlar da oluyor. Yetkililerimiz, düzenli besleme ve tedavi yapılmalılar. ‘Kısırlaştır-Aşılat-Yaşat’ yolunu izlemeliler. Bazı köpeklerde cinsi gereği karakter olarak saldırganlık var, belki bunu değiştiremeyiz fakat bu köpekler özel bakım ve korumaya alınmalıdır. Totalde baktığımız zaman kısırlaştırma yapılan bir köpek yüzde 90 oranında uysallaşır” dedi. ÖZEL HABER/ÇİĞDEM KORKAN
