HİSARÇANDIR Mahallesi sakinleri, bölgede çalışmalarını yürüten mermer ocağına karşı geri dönülmez bir tahribat olmaması için eylem yaptı. Mahalle sakinleri yıllardır mermer ocağına karşı mücadele sürdürdüklerini belirtirken bölgedeki tarım, hayvancılık ve doğanın zarar gördüğünü söyledi. Çalışmaların doğal sit alanında olduğunu belirten mahalle sakinleri, bölgenin tekrar korunmasını talep etti.

HEYELAN RİSKİ

Hisarçandır Sivil İnisiyatif Başkanı Halil İbrahim Çoksu, Hisarçandır'da heyelan riski olduğunu ve bölgenin mermer ve taş ocağı olarak kiralanmasının bölge için tehlikeli olduğunu ifade etti. Çoksu, ağaçların kesilmesi ile birlikte heyelan riskinin daha da çok artacağı uyarısında bulundu.  Çoklu, "Bu Taş Ocağı çalıştığı takdirde dönümlerce arazi ve tarım alanı zarar görecektir. Su kaynakları ve elektrik hatlarına çok yakın yakın olması nedeniyle ciddi tehlike saçmaktadır. Turizm kenti olan Antalya’da bu şekilde ormanlık alanlarda taş ocağı açmak doğaya zarar verdiği gibi turizm faaliyetlerini olumsuz şekilde etkileyecektir. Daha öncede Köylü vatandaşların açtığı davada yürütmenin durdurulmasına ve Ruhsatın iptaline karar verilmiş ve faaliyetler durdurulmuş olmasına rağmen 3 Şubat Cuma Günü yeniden faaliyetlere başlanmıştır” dedi.

'KÖY HALKI İÇİN BÜYÜK TEHDİT'

Hisarçandır Mahallesi'nin 2009 yılında orman köy statüsündeyken 2014 yılı Büyükşehir yasasıyla mahalle olduğunu söyleyen Başkan Çoklu, maden ocağının 10 yıllık çalışma süresinin 2019 yılında yasal olarak dolduğunu belirtti. Başkan Çoklu, "Valilik kanalıyla 2021 yılı çalışmaların durdurulduğunu valilik beyan etmiştir.2022 yılı mahkeme kararı var denilerek güncelleme adı altında ruhsat süresi 2026 yılına kadar uzatıldığını yine valilik beyan etmektedir. Yalnız resmi kurum görüşleri ve olurları alınmamış 2009 yılındaki görüşler kabul edilerek çalışma izni güncellenmiştir. Sorun ÇED yönetmeliğine göre 5 yıllık olmasına rağmen yeni ÇED raporu yoktur. Bu ocağın bu ocak ile ilgili tüm kurumların yeniden görüşüne başvurulması ve bu raporların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu ocağın açılmasıyla birlikte ağaçların kesilmesi yeni kütle hareketlerinin aktif hale gelecek olması, ayrıca Akçapınar mevkiisinde oturan halka 250 metre mesafede 1963 yılında olan heyelan alanına 950 metre mesafede olması heyelanların oluşmasına sebebiyet verecektir. Köy ve köy halkı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sebeple izin makamı olan Valiliğin tüm sorumluluk ve doğacak olumsuzluklardan sorumlu olduğunu belirterek, Verilmiş Ruhsatın İptali ve Yürütülen faaliyetlerin durdurulması ivedilikle talep ediyoruz” diye konuştu. Hisarçandır Sivil İnisiyatif üyesi Aynur Çakmak , “Zeminin killi olması, topoğrafyanın oldukça engelli olması nedenlerinden dolaayı aşırı yağışlar yüzünden tekrardan heyelanların oluşma ihtimali yüksek. Tekrar aynı acıları yaşamamak için bölgede yaşayan insanlar olarak taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Bölgeyle ilgili; Mücbir sebep dolayısıyla Aktoprak kalker madeni işletmesinin durdurulması, heyalana duyarlı afet bölgesi olması, ikinci derece deprem bölgesi olmasını istiyoruz. Burası zaten 1965 yılı Bakanlar Kurulu Kararıyla heyelan ve afet Bölgesi ilan edilmiştir. Ayrıca 2021 yılı Antalya kütle hareketi kaynaklı afete maruz bölge kararları listesinde yer almıştır” ifadelerini kullandı. HABER/GAZİ KARATAŞ 

Editör: Uğur Keskin