KÜLTÜR - SANAT

İzmir’in ismi nereden geliyor?

Türkiye’nin en büyük üçüncü şehri olan İzmir’in adının nereden geldiğini biliyor musunuz? Tarihi ve doğal güzellikleriyle göz kamaştıran kente dair pek çok insanın merak ettiği konuyu sizler için araştırdık. İşte detaylar…

M.Ö. 1050 civarında, Yunanistan’ın karanlık günlerinde, Dorlar’ın istilası ile birçok kavim, canlarını kurtarmak için Anadolu’ya doğru yola çıktı. Bu kavimler, Batı Anadolu'nun verimli topraklarına yerleşerek yeni yaşam alanları kurmaya başladı. Bu göçler sonucunda, özellikle İyonlar ve Aioller, İzmir çevresinde kalıcı yerleşim alanları oluşturdu. İzmir’in Bergama ilçesi yakınlarında bulunan Tepekule Höyüğü, M.Ö. 3000 yıllarına kadar giden geçmişiyle ilk yerleşik hayata dair pek çok hikaye barındırıyor. Yüksek kayalıkların üzerinde inşa edilen bu yerleşim, zamanla büyüyerek Smyrna adını aldı. Meles Çayı’nın ve Yamanlar Dağı’ndan gelen sellerin biriktirdiği alüvyonlar, bu yarımadayı bir tepe haline dönüştürdü ve insanların tarım yapmasını sağladı.


M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Smyrna, bir şehir devleti kimliğine bürünmeye başladı. Küçük bir kasaba olmaktan çıkarak Akdeniz ticaretinin önemli merkezlerinden biri haline geldi. İnsanlar, bu dönemde tarım ve balıkçılıkla geçimlerini sağlarken kent, yavaş yavaş kendini ticaret ve kültür alanında kanıtlamaya başlamıştı ancak bu parlak dönem, dış güçlerin ilgisini de çekti. M.Ö. 610-600 civarında Lidyalılar, Smyrna’yı ele geçirip bazı kısımlarını yaktı. Sonrasında Perslerin, Lidya’yı fethetmesiyle Smyrna da Pers hakimiyetine girdi. M.Ö. 334’te Büyük İskender, Smyrna’yı ziyaret etti ve burada yeni bir şehir kurulmasını önerdi. İskender’in bu vizyonu, Smyrna’nın geleceği için bir dönüm noktası oldu. İskender’den sonra Antigones ve ardından Lysimakhos döneminde Smyrna, kültürel ve ticari gelişimini sürdürdü. Okullar, hastaneler, hamamlar ve tiyatrolar bu dönemde inşa edildi. Smyrna, M.Ö. 3. yüzyılın başlarında, Roma ile ilişkilerini güçlendirerek önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Romanın desteği ile inşa edilen Hadrianus Mâbedi ve Agora, günümüze kadar ulaşan önemli kalıntılar arasında yer alıyor.
Bu dönemde İzmir, Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir merkez oldu. İncil'de adı geçen yedi kiliseden biri burada bulunuyordu. İlk başpiskoposu Aziz Polikarp, Hristiyanlık tarihinde önemli bir figürdü. İzmir, Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle birlikte Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi. Bu dönemde şehir, Emevîler, Selçuklular ve Haçlılar gibi pek çok gücün hedefi oldu. Selçuklular, M.Ö. 1081’de İzmir’i ele geçirdi ve bu süreçte Çaka Bey’in önderliğinde Türk denizciliği de güçlenmeye başladı fakat 1204’te Rodos Şövalyeleri, İzmir’i kontrol altına aldılar. Şehir, 13. yüzyıl sonlarına doğru Aydınoğulları Beyliği’nin egemenliği altına girdi. Umur Bey’in kuşatmaları, Latinlerin bu bölgedeki etkisini kırmaya yönelikti fakat bu süreçte çatışmalar kaçınılmaz oldu.


Osmanlı İmparatorluğu, 1390 yılında İzmir’i ele geçirdi. Yıldırım Bayezid döneminde, şehir tamamen Osmanlı hakimiyetine geçti. Bu dönemde kısa bir süreliğine Rodos Şövalyelerinin eline geçse de İzmir, 1415’te Osmanlılar tarafından tekrar alındı. Şehir, zamanla Aydın sancağına bağlı bir kazanın merkezi haline geldi. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı’nın batıya açılan limanı olan İzmir,  15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu tarafından işgal edildi. Bu işgal, şehirde büyük bir direnişin ateşini yaktı. Gazeteci Hasan Tahsin’in ‘ilk kurşun’u atmasıyla başlayan bu mücadele, halkın cesaretini artırdı. Nihayetinde 9 Eylül 1922’de Türk ordusu İzmir’i geri aldı. Cumhuriyetin ilanından sonra, İzmir yeniden inşa edilmeye başlandı. Modern ticaret limanları ve sanayi tesisleri ile büyüyen İzmir, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret merkezi haline geldi. Kızılçullu Deltası’nın doğusundaki koy, yeni ticaret alanlarıyla donatıldı. Ege ovalarından ve İç Anadolu’dan gelen ürünler, İzmir Limanı’ndan dünya pazarlarına ulaştırılmaya başlandı. İzmir, tarihinin derinliklerinden gelen mirasları ve yenilikçi ruhuyla bugüne kadar gelen canlı bir şehir olarak geçmişini ve geleceğini harmanlayıp yoluna devam ediyor. 
 

PEKİ, İZMİR İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İzmir şehrinin adının kökeni, tarihin derinliklerine uzanıyor. Erektidler, cesur bir şekilde Amazonlarla savaşıp bu savaştan galip çıktı. Erektidlerin önderi These, savaşın ardından Amazon kadını Smyrna ile evlendi ve kente onun adını verdi. Bu efsanevi hikaye, İzmir’in adının Smyrna’dan geldiğini anlatan en yaygın görüşlerden biri. Bölgedeki İyonlar, şehri ‘Smyrne’ olarak adlandırırken Atinalılar ‘Smyrna’ şeklinde yazdı. Günümüzdeki Helenler ise bu ismi ‘Smirni’ biçiminde telaffuz ediyor. Efes Antik Kenti çevresinde de ‘Smyrna’ adıyla anılan eski bir köy yerleşimi izleri bulundu. Bu köyün isminin, İzmir’den Efes’e giden bir kraliçeden geldiği düşünülüyor.

‘Smyrna’ kelimesinin kökeni, Yunanistan’dan çok, Anadolu’nun derinliklerine dayanıyor. M.Ö. 2000 civarına ait Kayseri Kültepe’de ele geçen tabletlerde ‘Tismurna’ adı geçiyor. Buradaki ‘ti’ ön eki, bir kişi veya yer ismini belirtiyor. Helenler, bu ön eki atarak kente ‘Smurna’ demeyi tercih etmişlerdi.
Smyrna kelimesinin Smira, Lesmira, Zmirra, İsmira, Samorna veya Smurna gibi birçok farklı kullanımı oldu. Büyük olasılıkla Hitit kökenli bir kelime olan Smyrna zaman içerisinde günümüzde İzmir olarak kullandığımız haline dönüştü.