ÖZEL HABER

Kadına yönelik şiddete karşı ‘mücadele’ vurgusu

Halkın Kurtuluş Partisi Antalya İl Başkanı Mina Yavuz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü'nde, “Kadına yönelik şiddetle mücadele, sadece kadınlar için değil, tüm ezilen sınıfları özgürleştirmek için bir mücadele” dedi

HALKIN Kurtuluş Partisi Antalya İl Başkanı Mina Yavuz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü'ne ilişkin açıklama yaptı. Yavuz, 25 Kasım’ın Dominik Cumhuriyeti'nde 1960 yılında, faşist General Trujillo’nun yönetimi altındaki askeri rejime karşı mücadele ederken katledilen Mirabal Kardeşler’in anısına adandığını belirterek bu günü kadın devrimcilerin ve tüm ezilenlerin mücadelesinin simgesi olarak gördüklerini ifade etti.

‘KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE BİR DİRENİŞ ÖYKÜSÜDÜR’
Bugünün, sadece kadına yönelik şiddete karşı değil, emperyalizme, feodalizme ve şovenizme karşı verilen mücadeleyi de simgelediğini vurgulayan Yavuz, 25 Kasım’ın Latin Amerika'daki sömürüye ve emperyalizme karşı halkların verdiği direnişin ve kadın devrimcilerin sembolü olduğunu belirtti. Yavuz, “Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek, sadece kadınları ilgilendiren bir konu değildir. Bu, aynı zamanda bütün ezilen sınıfların özgürlüğü için verilen bir savaşın parçasıdır. Kadın devrimciler, bu mücadelenin ön saflarında yer almıştır” dedi.

Yavuz, 25 Kasım'ın yalnızca şiddete karşı değil, halkların özgürlüğü için verilen devrimci bir mücadelenin tarihi olduğunu ve bu mücadelenin, tüm insanlık için büyük bir anlam taşıdığını söyledi. Kadınların devrimci mücadelesinin önemine dikkat çeken Yavuz, “Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek, feodalizme, şovenizme ve emperyalizme karşı mücadele etmektir. Biz Kurtuluş Partili Kadınlar olarak bu mücadelenin sadece şiddetle sınırlı olmadığını, toplumsal eşitsizliğe ve her türlü sömürüye karşı olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN KAYNAĞI NEDİR?
Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken sorunun kaynağının sadece erkek cinsiyetinde veya erkeklere karşı bir düşmanlıkta bulunmadığını belirten Yavuz, “Kadına yönelik şiddet, toplumsal sistemlerin dayattığı eşitsizliğin bir sonucudur. Bizler, kadınların özgürlüğünün, işçi sınıfının özgürlüğünden ve toplumsal eşitlikten bağımsız olamayacağına inanıyoruz” dedi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele için tek bir çözüm önerisinin olmadığını, bunun bir devrim mücadelesi olduğunu belirten Yavuz, “Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek, yalnızca şiddeti önlemek değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı değiştirmek, eşitlikçi bir sistem kurmaktır. Devrimci bir toplumda, kadının özgürlüğü ve eşitliği sağlanmadan gerçek bir toplumsal özgürlük elde edilemez” dedi.

EMPERYALİZME VE GERİCİLİĞE KARŞI MÜCADELE
Yavuz, 25 Kasım'ın Latin Amerika'daki halk direnişleriyle özdeşleştiğini ancak bugünün koşullarında, özellikle Türkiye'deki AKP iktidarının gerici politikalarıyla kadınların en temel haklarının tehdit altında olduğunu iddia etti.

Kadınların sadece fiziksel şiddete karşı değil, aynı zamanda sistematik sömürüye, gericiliğe ve laikliğe karşı mücadelenin de içinde olduklarını belirten Yavuz, “Bugün, kadınların özgürlük mücadelesi, AKP'nin gerici politikalarına karşı bir duruş sergilemeyi gerektiriyor. AKP, kadınların özgürleşmesinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Bizler, laikliği savunarak, Ortaçağcı gericiliğe karşı, feodalizm ve şovenizme karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Yavuz, kadına yönelik şiddetin ve tüm diğer toplumsal sorunların çözümünün, toplumun en geniş kesimlerinin birleşerek devrimci bir toplumsal yapıyı kurmalarıyla mümkün olacağını belirtti. Ayrıca, Türkiye’deki mevcut hükümetin, sosyal adaletsizliği artırarak ve kadınları ikinci sınıf vatandaş gibi görerek toplumu geriye götürdüğünü öne sürdü.

KADININ KURTULUŞU, İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞUDUR
Yavuz, “Kadının kurtuluşu, işçi sınıfının kurtuluşundan bağımsız değildir. Kadınların özgürlüğü, tüm ezilen sınıfların özgürlüğüyle paraleldir. Bizler, ‘Kadının kurtuluşu devrimde, sosyalizmde’ diyerek mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Bu mücadeleyi yürütürken halkların özgürlüğü, eşitlik ve adalet için her türlü sömürüye karşı duracaklarını belirten Yavuz, “Önce şu güzelim vatanımızı, sonra tüm dünyayı, insanın insanı sömürmediği bir toplum haline getireceğiz. Hem de her nerede, hangi koşulda olursak olalım. Bir bebeğin annesinin kokusunu duyduğu, gözlerine baktığında hissettiği güvenli, huzurlu ve mutlu yaşamı kuracağız” dedi.