Gece şehirlerarası yolculuk yapanlar mutlaka görüyordur. Işıl ışıl kamyonlar. Gezici pavyon gibi dolaşıyorlar yollarda. Şoför mahalli, kasası, önü, arkası, her yeri lambalarla, ışıklı kablolarla donatılmış kamyonlar yani. Bu manzarayı görmüş olanlar hemen anlayacaktır. Fakat hiç görmemiş olanlar için acayip fantastik, anlaşılması zor bir görüntü. Düşünsenize, otobanda giderken karşınıza ışıklar içinde bir kamyon çıkıyor. Gözünüzü alamıyorsunuz. Ağzınız açık, şaşkınlık içinde izlerken al sana kaza. Olmaz mı? Olur.
PAVYON HASTASI TIRCILAR
Bir tuhaf ülkeyiz. Kamyoncu milleti, uzun yolda giderken ilgi çekmek, hava atmak, namını yürütmek için akıl almaz şeyler yapıyor. Bu nasıl bir motivasyondur, anlamak mümkün değil. Ne oluyor acaba? Mesela Ahmet’in kamyon daha ışıltılı, Mehmet’in kamyon lunapark gibi olmuş diye birbirleriyle mi yarışıyorlar? Kamyonculuk tarihine isimleri mi yazılıyor? Herkes onlardan mı bahsediyor? Memleket bu şahısları mı konuşuyor?
IŞIKLAR İÇİNDEKİ TEHLİKE
Hiçbir şey olduğu yok. O yolda mütevazı aracıyla otomobiliyle gitmeye çalışan şoförlere oluyor olan. Yanından pavyon gibi bir kamyon geçiyor ya da önünde yılan gibi kıvrılıyor ışıklar. Dönme dolap mübarek! Aslında ışıklı bir tabut bunlar. Ölüme davetiye. Muhtemelen cezası vardır. Çünkü trafik güvenliğini tehdit ettikleri, otoyollarda tehlike yarattıkları kesin. Denetleyen var mı? Gördüğüm kadarıyla yok. Özellikle Isparta-Antalya yolu pavyon gibi kamyonlarla dolu…
UMARIM CİNNET GEÇİRMEZ
Trafik mevzusu açılmışken başka bir meseleye de parmak basalım. Çubukbeli’nden indiniz aşağıya, Döşemealtı’nda Antalya’ya girecek, evinize varacaksınız… Hayda. Üç şeritli yol, düştü tek şeride. Çevirme var. Yolu dubalarla kapatıp araçları durduruyorlar. Neymiş efendim? Kimlik kontrolüymüş. Kimlik kontrolü yapmasalar bile, dubalar kalıcı hale geldi artık. Tam bir üçüncü dünya ülkesi manzarası… O kadar da yaygın ki… Özellikle jandarma bölgelerinde… Canı sıkılan jandarma yol kesip kimlik kontrolü yapıyor. Omuzlarında otomatik silahlar filan. Birisi cinnet geçirse yandık. Hepimizi tarayıp geçecek.
ASTRONOTA BAK ASTRONOTA
Güya ‘dosta güven, düşmana korku’ mesajı veriliyor. O mesaj böyle mi verilir? Alabildiğine ilkel, teknolojiden nasibini almamış, halkına güvenmeyen bir güvenlik anlayışı. Hepimizi potansiyel terörist olarak görüyorlar belli ki. Bu nereye kadar devam edecek? Ne zaman normale dönecek bu ülke? Ne zaman yolumuz kesilmeden, kimliğimize bakılmadan, huzur içinde, korkusuz, endişesiz seyahat edebileceğiz bu ülkede? Uzaya astronot gönderdik diye şehirden şehre dolaştırıp şehir çıkışlarında da yol kesmek ancak bizde görülür herhalde. Hatırı sayılır ülkelerde, gelişmiş toplumlarda bir benzeri var mıdır? Zannetmiyorum.