KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İlhan Karakurt, anayasal haklarını kullanarak Öğretmenlik Meslek Kanunu yasa tasarısına karşı tepkilerini dile getirmek isteyen Eğitim Sen ve bağlı sendikaların yöneticileri ile konfederasyon Yürütme Kurulu üyelerine, güvenlik güçlerinin sert müdahalede bulunduğunu belirtti. Güvenlik güçlerinin başka bir sendikanın yürüyüşüne izin verirken, Eğitim Sen’in yürüyüşünü engellediğini, çoğunluğu sendika MYK üyeleri olan 11 kişinin darp edilerek gözaltına alındığını vurgulayan Karakurt, bu durumu sendikal ayrımcılık olarak nitelendirerek, konfederasyon yönetici ve üyelerinin yerlerde sürüklendiğini, gözlerine gaz sıkıldığını belirtti. Anayasanın 10. maddesi başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin polis zoruyla ortadan kaldırıldığını ifade eden Karakurt, Türkiye’nin sendikal hakların kullanımında dünyada en kötü 10 ülke arasında yer aldığını, bu tür yasaklama ve saldırılarla bu eleştirilerin haklılığının kanıtlandığını söyledi. 9 Temmuz'da Ankara Kızılay'da yaşanan olayları kınadıklarını belirten İlhan Karakurt, saldırıyı gerçekleştiren ve haklarını kullanmalarını engelleyenler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Karakurt, bu tür saldırıların mücadelelerinden vazgeçmelerine neden olmayacağını vurguladı.

ÖĞRETMENLER ÇÖZÜM İSTİYOR

KESK Antalya sözcüsü İlhan Karakurt, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun tehlikelerine dikkat çektiklerini ve iktidarı uyardıklarını belirterek, “Sendikamız EĞİTİM SEN Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) gündeme getirildiği günden bu yana teklifinin tehlikelerine ve iktidarın teklifle neleri hedeflediğine dikkat çekmektedir. İktidara ve Milli eğitim Bakanlığına uyarılarda bulunmaktadır. Öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmemekte, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldırmaktadır. Eğitim emekçilerinin özlük haklarını zayıflatmakta, ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştirmektedir. Eğitim emekçilerinin kazanılmış haklarını önemli oranda ortadan kaldırmakta, eğitim fakültelerinden mezun olmayı öğretmenliğe atanmada bir ayrıntı haline getirmektedir. Özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapanların başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal haklarına, ücret ve çalışma koşullarına ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Kanun taslağında öğretmenlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilirken, hakları konusunda daha genel ifadelerin kullanılmış olması dikkat çekmektedir.  Öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik disiplin cezalarının ve bu cezaları gerektiren fiil ve davranışların detaylı olarak düzenlenmesi bir gözdağı, öğretmen ve öğretmen adaylarının iş güvencesine yönelik açık bir tehdittir” ifadelerine yer verdi. Karakurt, kanun taslağında öğretmenlerin sorumluluklarının detaylı belirtilmesine karşın haklarının genel ifadelerle geçiştirildiğini ve disiplin cezalarının detaylı olarak düzenlenmesinin gözdağı olduğunu ve kanun taslağının birçok noktada keyfiliğe yol açabilecek açıklar barındırdığını belirterek, “Kanun taslağı birçok noktada keyfiliğe yol açabilecek açık noktalar barındırmaktadır. Bunlardan biri de kanun taslağının 34. Maddesidir. Maddeye göre, mesleki yetersizliği iki müfettiş raporuyla görülen öğretmenlerin akademiye alınması ve akademi eğitimi sonrasında da müfettişlerce başarısız görülmeleri halinde genel idari hizmetler sınıfında uygun yerlere memur olarak atanmaları düzenlenmektedir. Bu madde, öğretmenlerin iş güvencesini iktidarın keyfiliğine bırakacak diğer önemli bir tehdittir ve kabul edilemezdir” dedi.

Whatsapp Image 2024 07 11 At 12.51.06 (1)

‘DAYANIŞMAYA DAVET EDİYORUZ’

Karakurt, iktidara seslenerek Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun geri çekilmesini ve ILO ile UNESCO’nun ortak belgesi olan ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ metninin esas alınarak gerçek bir meslek kanununun hazırlanmasını talep etti. Tüm eğitim emekçilerinin haklarını iyileştirmeyi amaçlayan adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlanması çağrısında bulundu. Anayasal haklarının engellenmesinden, sendikal ayrımcılığı derinleştiren uygulamalardan ve sendikal hak ihlallerinden vazgeçilmesi gerektiğini belirten Karakurt, “Anayasal hakkımızı kullanmamızı engellemekten, sendikal ayrımcılığı derinleştiren uygulamalardan, sendikal hak ihlallerine her gün bir yenisini eklemekten vazgeçin. 9 Temmuz’da tüm bu suçları işleyen güvenlik güçleri ve yetkilileri hakkında derhal soruşturma açılmasını sağlayın. Bir kez daha sendikal haklarımızın, anayasal güvence altında olan temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızın engellenmesini, arkadaşlarımıza şiddet uygulanmasını, darp edilerek gözaltına alınmalarını kınıyor, protesto ediyoruz. Emek ve demokrasi güçlerini yasa tasarısı görüşmeleri boyunca devam edecek eylem ve etkinliklerimize güç vermeye ve dayanışmaya davet ediyoruz” sözleri ile açıklamayı sonlandırdı. 

Muhabir: AYSU DURSUN/HABER