Gizemli topraklarda, zamanın derinliklerinde kaybolmuş bir hikaye yatıyor. Idebessos Antik Kenti, Kumluca ilçesinin sakin bir köşesinde, Karacaören Mahallesi'nin hemen yakınında, doğanın kucakladığı bir bölgede yükseliyor. Akalissos'un soluğu kadar uzağında, Kormos'un huzurlu esintisiyle dans ediyor.
Kuruluşu eski çağlara uzansa da, tarih sayfalarının sararmış yapraklarında kaybolan köklerinden sızan bilgiler, bu kentin Anadolu'nun kadim halklarından Luviler tarafından kurulmuş olabileceğini işaret ediyor. Idebessos'un, Likya Birliği'nin kucaklayıcı şemsiyesi altında yer aldığı kesinlik kazanmış. Kentin halkı, geçimlerini bereketli tarlalar ve engin ormanlarla çevrili topraklardan sağlıyormuş.
İSMİN KÖKENİ
Adındaki "ss" takısı, geçmişin sessiz tanıklarının izlerini taşıyor. Bu izler, belki de görünenlerin ötesinde, başka bir yaşamın burada var olduğuna işaret ediyor. Ancak araştırmacıların elindeki en somut kanıtlar, Idebessos'un Likya Birliği dönemine dayandığını gösteriyor.
BİZANS’IN İZLERİ
Idebessos'un sırlarla dolu sokaklarında gezerken, göz alıcı yapılar dikkat çekiyor. Üç köşeli aile mezarı, üzerindeki kitabelerle tarih kokan hikayeler anlatıyor. Kabartmalı lahitler ise geçmişin derinliklerine bir pencere açıyor. Birinde kalkan ve mızrak, diğerinde ise aslanın boğayla dansı betimlenmiş. Ve Bizans'ın izleri, kentin dokusunda hala canlılığını koruyor.
EŞSİZ TİYATRO ve HAMAM
Idebessos'un kalıntıları, Alakır Çayı'nın hakim olduğu Bey Dağı'nın kuzey-güney yönündeki sırtında yer alıyor. Daracık bu sırt, bir zamanlar hayatın nabzını tutmuş. Sur duvarları, Roma ve Bizans'ın ihtişamını yansıtıyor, geçmişin sessiz tanıkları gibi. Batıdaki düzlükte, dağlara doğru bakan küçük bir tiyatro gizlenmiş. Helenistik döneme ait olan bu yapı, neredeyse 1000 kişilik kapasitesiyle izleyicilerine unutulmaz anlar yaşatmış. Tiyatronun hemen kuzeyinde ise, zamanın elleriyle yontulmuş bir hamam yükseliyor. Küçük ama anlamlı, Likya'nın hamam geleneğini yansıtan bu yapı, geçmişin yaşam ritüellerini yansıtıyor.
Kuzeye doğru adımlarınızı atarsanız, tahrip olmuş ancak yine de dimdik ayakta duran bir bazilikayla karşılaşırsınız. Ortaçağ'ın hüznünü taşıyan bu küçük yapı, zamanın geçişine direnen bir anıt gibi duruyor.
Idebessos'un sessiz sokaklarında dolaşırken, her taşın, her izin ardında bir hikaye olduğunu hissedersiniz. Bu antik kent, taşların ve duvarların ötesinde, tarih sayfalarının arasında da yaşamaya devam ediyor.
