Bir Yeşilçam melodramıdır: “Mezarımı Taştan Oyun”. Mendil ıslatan filmlerden biri yani… Kaya mezarlarını, taşa oyulmuş lahit teknelerini, lahitleri görünce aklıma düşen bu film. Bunların en ilginçlerinden biri Pınara’da… Pınara nerede? Antalya’nın komşusu Muğla Seydikemer’de… Adam kayaya devasa bir mezar oydurmuş. Atına binmiş, arkasında 3 asker, önünde de sıra halinde çıplak esirler. Kendisiyle ilgili bir hikaye, bir savaş öyküsü anlatıyor görenlere. Asıl hikaye ise içeride. Mezar odasıyla ön cephe arasındaki sofa kısmında… Kentin planını işletmiş buraya. Başucuna koymuş yani… Kaleler, kuleler, surlar, gösterişli bir kapı, anıt mezarlar filan duruyor planda. Planlı bir kent yani. Hem de 2 bin yaşından daha büyük…
2 BİN YILLIK PLAN DERSLERİ
Bunca kent suçunun, yağmasının, imar oyunlarının, rant tezgahlarının etrafımızda dolandığı bir çağda, 2 bin yıl öncenin planı sıkı bir ders veriyor bize. Görmeyenler için bu mezarı ve duvarındaki kent planını anlatalım biraz. Mimari tasarımıyla öne çıkan mezarın kabartmaları alınlık tablasında, yan ve ön yüzlerde, dörtgen kirişlerin ucunda, tavan kirişinde ve sofanın karşılıklı iki yan duvarlarında görülüyor. Alınlık üzerinden günümüze ulaşmış dört figür bulunuyor. Sol tarafta farklı boylarda, himation giyimli, kısa saçlı iki erkek var. Bu ‘himation’ Helenlere özgü bir kıyafet. 3 metrelik kumaş. Sarınıyorsun, oluyor elbise. Roma’da ise ‘toga’ alıyor bunun yerini. Soldakini söyledik ya, sağ tarafta da yine himation giyimli, sakallı bir erkek taburede (diphyros) oturuyor. Elindeki bir parşömeni dizlerinin üzerine açmış. Önünde küçük bir sehpa duruyor. Sehpanın hemen önünde ise küçük bir çocuk görülüyor.
MEZARI BEKLEYEN ESİRLER
Tavan kirişinin büyük kısmı da bir friz içeriyor. Bu kompozisyonda çok sayıda erkek betimlemesi yer alıyor. Frizin en solunda silahlı üç asker seçiliyor. Bu kişilerin önünde atlı bir savaşçı bulunuyor. Atlı savaşçının önünde de çift sıra halinde yürüyen 19 esir sayılabiliyor. Esir sırasının kompozisyon bitiminde de devam ettiği, ancak biriken kalker tabakasının altında kaldığı biliniyor. Mezar cephesindeki aslan başı kabartmaları ve gorgon betimlemeler de dikkat çekici. Sofa duvarlarındaki dört kabartma panel ise mezarı daha özel hale getiriyor. Bahsettiğimiz kent planı, şehir manzarası bu işte. Kabartmaların bütününde şehir surları, kuleler, kentin topografik yapısı, anıtlar ve çeşitli binalar görülüyor.
ANTİK ÇAĞ KENT GRAVÜRÜ
Sofanın sol üst panelinde üç insan figürü bulunuyor. Sol alt panelde ise şehir kapısına benzer büyük ve gösterişli bir kapı dikkat çekiyor. Kapıya yakın bir kaide üzerinde, biri semerdam tipli iki anıt mezar ile merkezi bir tepe üzerinde bir lahit bulunuyor. Ayrıca burada da surlar arasında bir kapıda iki insan figürü seçiliyor. Sofanın sağ üst duvarındaki panel de benzer özellikler taşıyor. Alt panelde ise iki katlı bir anıt mezar yer alıyor. Kent surlarının dışında, oldukça yüksek bir kayalık üzerinde betimlenen bu yapı anıtsal bir kaya mezarını aktarıyor. Günümüze oldukça hasarlı ulaşan bu kabartmalardan seçilebilen bir diğer unsur da kale kapısı ve merdiven… Kayaya işlenmiş bir gravür diyebileceğimiz paneller, antik çağ kentlerinin görünümünü bize ulaştırıyor. Bölgedeki benzerlerine bakarak, Pınara’daki bu kaya mezarı MÖ 4. yüzyıl başlarına tarihleniyor.