Gıda enflasyonunda dünyada 7. sırada yer alan Türkiye’de mutfak giderleri her geçen gün katlanmaya devam ediyor. Artan gıda maliyetleri restoran gibi gıda ürünleri satarak para kazanan işletmeleri daha da sert vuruyor. Zira, sadece gıda maliyetlerine bağlı olmayan işletme giderleri direkt olarak müşterilere yansıyor. Yani elektrik, su, akaryakıt, vergi, kira gibi kalemlerdeki maliyet artışı vatandaşa doğrudan etki ediyor.
Enflasyona bağlı düşen alım gücünün en çok vurduğu yerler olan sofralar, ev dışında yemek yemek isteyenler için daha da tuzlu oluyor. Özellikle Ramazan ayı içinde bir ailenin dışarda iftar yapması asgari ücretli bir çalışanın neredeyse 6 günlük kazancına mal oluyor.
Ramazan ayında bir aile, bir restoranda iftar yapmak istediğinde gelen adisyon adeta ağızların tadını kaçırıyor. Zira, Antalya’da ortalama bir restoranda iftar yapmak isteyen bir aile yaklaşık 4 bin lirayı gözden çıkarmak zorunda kalabiliyor.
Kişi başı 750 TL’den başlayan iftar menüleri, menünün içeriğine, restoranın hitap ettiği kitleye veya mekanın bulunduğu konuma göre 3 bin liralara kadar çıkabiliyor.
Asgari ücret ile geçimini sağlamaya çalışan bir aile, Ramazan ayında bir gün bile ‘dışarda iftar yapma lüksünü’ yaşamak için neredeyse o ailedeki asgari ücretlinin 6 günlük kazancını mekâna bırakması gerekiyor.
Sadece bir günlük akşam yemeği için ay boyunca kazandığının yaklaşık 5’te 1’ini vermek zorunda kalan asgari ücretli için dışarda yemek yiyebilmek zorken iftar yapabilmek nerdeyse imkansız hale geldi.