KÜLTÜR - SANAT

Senfoni Orkestrası sanatseverlerle bir arada

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, 3 Kasım Cuma günü müzikseverlere unutulmaz bir gece sunmak için sahnede olacak

ANTALYA Devlet Senfoni Orkestrası, 3 Kasım Cuma günü saat 20.30’da AKM Aspendos Salonu’nda sanatseverlerle buluşacak.

Bu özel gece, deneyimli şef Daniel Smith'in yönetiminde gerçekleşecek. Konserin solisti ise ünlü piyanist Can Çakmur olacak. Program, müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatacak Franz Liszt'in etkileyici ‘Piyano Konçertosu No.1’ ve Franz Schubert'in dokunaklı ‘Senfoni No.4 Trajik’ eserlerinden oluşuyor. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, AKM Aspendos Salonu'nda gerçekleşecek bu konserle dinleyicilere unutulmaz anlar sunmaya hazırlanıyor.

Etkileyici eserlerin sahibi olan değerli bestecilerin hayatına gelin beraber bakalım:

SENFONİK ŞİİR TARZININ YARATICISI FRANZ LİSZT

Ünlü Macar müzisyen, besteci, piyanist, orkestra şefi ve müzik öğretmeni Franz Liszt, 19. yüzyılın önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir. Liszt, 22 Ekim 1811'de Macaristan'ın Doborján kentinde doğdu ve 31 Temmuz 1886'da Almanya'nın Bayreuth şehrinde vefat etti. Müzik kariyerine erken yaşta başlayan Liszt, müziğe olan yeteneği babası tarafından keşfedildi. İlk piyano derslerini babasından aldıktan sonra Macar soyluları, Liszt'in müzik yeteneğini desteklemeyi kabul etti ve bu destek sayesinde genç yaşta büyük bir başarı elde etti. Liszt, Viyana'ya gitmeye karar vererek babasıyla birlikte Antonio Salieri ve Ludwig van Beethoven'in öğrencilerinden biri olan Karl Czerny'den dersler aldı. Bu dönemde müzik eğitimini geliştirerek piyano konusundaki yeteneğini daha da ilerletti. Franz Liszt, hem piyano icrasındaki ustalığı hem de senfonik şiir tarzının yaratıcısı olarak müzik dünyasında büyük etki bıraktı. Onun müzikal mirası, çağının ötesine geçerek bugün bile müzikseverlerin büyük ilgisini çekiyor.

ÜNLÜ BESTECİ FRANZ SCHUBERT

Franz Schubert, 31 Ocak 1797'de Viyana yakınlarındaki Himmelpfortgrund'da doğdu. Babası, Çek kökenli bir öğretmendi, annesi ise Polonyalı bir ev kadınıydı. Schubert'in müzik yeteneği erken yaşlarda fark edildi ve babası tarafından desteklendi. Keman çalmayı öğrendi ve kilisede org çalmayı öğrenmesi sağlandı. On yaşında saray korosuna katılarak sağlam bir müzik eğitimi aldı. Okul orkestrasının başkemancısı oldu ve bazen de yönetmenlik görevini üstlendi. 1810 yılında sarayın müzikçisi Antonio Salieri ile çalışmaya başladı ve bu dönemde şarkılar, piyano parçaları ve ailesiyle birlikte yaylı çalgı dörtlüleri besteledi. 1813'te henüz 16 yaşındayken ilk senfonisini yazdı ve opera bestelemeye girişimde bulundu. Schubert'in yaşamında önemli bir dönüm noktası, 1815 yılında geldi. Hukuk öğrencisi Franz von Schober, Schubert'e okulu bırakma önerisinde bulundu ve birlikte bir ev tutarak ekonomik olarak onu desteklemeyi teklif etti. Bu fikir ailesi tarafından da kabul edildi ve ikili bir daire kiralayarak oraya taşındı. Aynı yıl içinde 150 şarkı, 2 senfoni, piyano parçaları, 2 missa ve 4 küçük opera besteleme başarısını gösterdi. Schubert, müziğe olan büyük katkılarıyla tanınır ve eserleri hala dünya çapında ilgi görüyor. HABER/AYSU DURSUN