SOSYAL hizmet uzmanlarının bir araya gelerek yazdığı ‘Saat 8: Atölye vakti’ öykü kitabı çıktı. Öykü kitabının imza günü 15 Mart Cuma günü saat 17.00’de Aydın Kanza Parkı Kültür Salonu’nda gerçekleştirilecek. Sosyal hizmet uzmanlarının zoom üzerinden yapılan çalışmalarla bir araya gelerek hazırladığı kitabın ortaya çıkış hikâyesi ve kitabın içeriği hakkında Güven Tunç, açıklamalarda bulundu.
‘AŞKLA YAZIYORUM’
Yazmaya olan tutkusunu dile getiren Tunç, “Bu kitabın öyküsü benim cephemden şöyle, benim için yazmak, çocukluğumda dinlediğim uzun ve büyüleyici masallarla başladı. Sonra okuma yazmayı öğrenince resimli kitaplarla, sonra ne bulursam onunla ve sonra klasiklerle... Benim için yazmak, çok okumak çok çalışmak özenle yazmak, saygıyla yazmak, aşkla yazmak anlamında oldu hep. Yazmak, kendimle ilgili bir yol bir konu. Yazma konusunda teorik olarak çok bilgiye sahip değilim. Böyle bir iddiam da yok. Yazdıklarımı seviyorum, önemsiyorum ama o ayrı. Bugüne kadar hayatımı çoğu edebiyatçı gibi yazmak üzerinden değil mesleğim olan sosyal hizmet uzmanlığı ile kazandım” dedi.
‘ZOOM ÜZERİNDEN TOPLANTILAR DÜZENLENDİ’
Kitap fikrinin ortaya çıkış hikâyesini anlatan Güven Tunç, “İki yıl önce genç meslektaşlarımdan, Antalya'daki yaşayan Âdem Akyürek, telefonla arayıp, ‘Abla bir hafta sonu gel, bir otelde seni ağırlayalım bize nasıl yazılır anlat’ dedi. "Ben ne anlarım yazmayı anlatmaktan. Ben dinleye dinleye, okuya okuya, yaza yaza yazar oldum. Başka bir bilgim yok. Bir tek kendi yazarlık serüvenimi biliyorum. Yazım atölyelerine de pek inanmam," diye yanıtlasam da arkadaşımız vazgeçmedi, meslek derneğinin Antalya Şubesi’nin de katılımıyla iş büyüdü. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi birçok olanak sağladı ve zoom üzerinden iki ayrı grupla, sekiz hafta, her Çarşamba, saat sekizde, yazmak üzerine, meslektaşlarımla konuştuk. Yazdıklarını birbirlerine okudular, kimi gün konulu kimi gün serbest. Herkes birbirini özenle ve teşvik ederek dinledi” ifadelerini kullandı.
DÜNYANIN HER YERİNDEN İNSANLAR TOPLANDI
Atölye zoom üzerinden yürütülebildiğinden çeşitli şehirler ve ülkelerden de katılımcıların olduğunu söyleyen Tunç, “Bazı arkadaşlarımız yetiştiremedikleri için kitaba giremediler. Onlar kadar ben de üzgünüm. Doğu'da çalışan Meryem, her akşam iş çıkışı ilçeden merkezdeki evine giderken o bir saat otobüs beklediği garajdaki kafede katılabiliyordu bize, o yetiştiremedi. Dedesinden ilhamla naif, doğacı masallar yazan Özlem de batıda, atandığı şehirde ev bulamadığından, İstanbul'a gidip geldiğinden yorgunluktan, vakitsizlikten yetiştiremedi. Mutfak masasındaki iştah uyandıran pastayla, kilo alma korkusu yaşayan genç kadının muzip diyaloguna çok güldüğümüz öyküsüyle arkadaşımız da yer almadı. İngiltere'den ve Hollanda'dan iki arkadaşımızın öyküsünü bulacaksınız kitapta” dedi.
HAYATINI KAYBEDEN ARKADAŞLARINA VEFA
Kitabın içeriğinde öyküsü bulunan Bekir Demirörs’e değinen Tunç, “İsveç'ten bir arkadaşımız. Daha geçen yıldan kayıt olmuştu ancak bir kalp krizi sonucu bu yılki atölye başlamadan aramızdan ayrıldı. Biz onu hep aramızda saydık. Onun bir öyküsünü kitaba koyduk. Acı bir rastlantıdır, öyküsünde, Hatay'dan İsveç'e bir proje dahilinde giden genç meslektaşımız Mehmet'i anlatıyordu. 6 Şubat Depremi’nde kaybettiğimiz Mehmet arkadaşımızın, enkaz altında olduğunu öğrendiğinde, ona yazdığı, ‘Dayan Mehmet, sevdiklerin için dayan, düğününe geleceğim söz’ öyküsüyle yer aldı Bekir arkadaşımız... İkisinin de ruhu şad olsun” diye konuştu.
AMATÖR RUHLA, DERİNLİKLE İŞLEYEN BİR KİTAP
Kitaba koyulan öyküleri kişilerin kendisinin seçtiğini söyleyen Tunç, “Yazan insanın yazdıkları ile ilgili, kimseyi kendisinden öne koymaması gerektiğini düşünürüm hep. Bir de yazan insanın yazdıklarına, onun kendi yolunu üslubunu, tarzını etkileyecek kadar müdahale etmenin gelişmesini, kendi dilini geliştirmesini engelleyeceğini... Her çiçek kendi toprağında açarsa güzel. Ve şimdi onların şarkılarını söyleme zamanı. Arkadaşlarım bu çalışmadan beni en çok, yazmayı sürdürmeleri gerektiğini vurgulamak için kurduğum, ‘Yazarsanız yazar olursunuz’ tümcesiyle hatırlayacaklar sanırım. Aşkla, tutkuyla yazmayı, sözlü edebiyattan miras ballandıra ballandıra anlatmayı, canlı anlatmayı, tekdüze bir anlatımın yerine bazen yükselip alçalmak gerektiğini, karakteri, gölge yanıyla da tanıyarak oluşturmayı, olay örgüsü ve tetikleyen coğrafyayı, kültürü, tarihi, mekânı bilmeyi, okuyup da çıkıp kendini savunma olanağından yoksun gerçek kişileri yazmadaki etik kuralları konuştuk. Yine de tüm bu konuşmalardan bağımsız olarak arkadaşlarımızın öyküleri zaten yayımlanır nitelikteydi ve bu kitap oluştu. İnsancıl öykülerin yer aldığı bir kitap bu. Amatör bir ruhla ve duyguyla, derinlikle, içe işleyen sözcüklerle” dedi.
KİTABIN YAZAR KADROSU
Kitabın yazar kadrosundan bahseden Tunç , “Kitapta öyküleri olan arkadaşlarımızın isimlerini söylemek isterim: Adem Akyürek, Belma Özoran, Bekir Demirörs, Çisem Çınar, Derya Çoban, Emine İclal Doğan, Emine Koç, Fatma Sandalcı, Hatice Can Engin, Kemal Gökçan, Sare Macit, Sebahat Balcı, Selahattin Erpolat, Suzan Oktay Erol, Şerafettin Sayar ve Şivan Ekinci. Hepsine tek tek teşekkür ederim. Emeklerine sağlık” dedi.