KÜLTÜR - SANAT

Unutulan desen: Alafaradın Kilimi

Korkuteli'nin topraklarında, Antalya'nın gizemli geçmişine dokunan bir efsane var: Alafaradın Kilimi. Bu eşsiz dokuma, 15. yüzyılda göç eden Yörüklerin ellerinde hayat buldu ve zaman içinde unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu geleneksel sanat, doğanın renkleriyle dans eden ipliklerle örülü bir zaman yolculuğunu simgeliyor

GEÇMİŞİN RENKLİ HİKAYESİ

Antalya'nın Korkuteli ilçesinde, tarihin derinliklerinden süzülen bir gelenek, Alafaradın Kilimleri. Bu kilimler, 15. yüzyılda göç eden Yörüklerin elinden çıkma, zaman içinde unutulmaya yüz tutmuş bir miras.

Büyükköy ve Küçükköy mahallelerinde dokunan Alafaradın Kilimleri, Korkuteli'nin topraklarında kök salmış. 15. ve 16. yüzyıllarda Teke Sancağı'ndaki 21 cemaatten biri olan Uluyörük Cemaati'ne mensup Yörükler tarafından dokunmuş bu el emeği ürün, Ali Fahreddin boyuna ait. Ancak ne yazık ki zamanla bu gelenek unutulmuş, kilimlerin renkleri solmuş, desenleri soluklaşmış…

AHŞAP TEZGAHLARIN ÖYKÜSÜ

"Istar" adını verdikleri ahşap tezgâhlarda, kadın eliyle dokunan Alafaradın Kilimleri, sadece yün iplikleri değil geçmişin izlerini de taşıyor. Kilimlerin dokunma sürecinde kullanılan doğal kök boyalar, bu zanaatin özünü oluşturuyor. Yeşil, kırmızı, siyah ve mavi tonları, kilimlere hayat veren ana renkler.

“ALAFARADIN” İSMİ

Büyükköy'ün kurucusu Büyük Ali Fahreddin ve Küçükköy'ün öncüsü Küçük Ali Fahreddin, adeta bu kilimlerin üzerine dokunmuş gibi bir efsaneye dönüşmüş. Kilimlerin, çeyiz olarak dokunduğuna dair inanış, bu iki kardeşin hikayesini kilimlere işlemiş gibi duruyor. Zaman içinde, "alafaradın" kelimesinin, kardeşlerin adlarının birleşimi olduğu düşünülerek kilimlere adını verdiği rivayet ediliyor.

600 YILLIK GEÇMİŞİN HÜZNÜ

Ne yazık ki bu renkli ve dokusu özenle işlenmiş kilimlerin 600 yıllık geçmişi, günümüzde hüzünle dolu bir öyküye dönüşmüş durumda. Geleneksel zanaatlar, modern yaşamın hızına ve değişen taleplere direnemediği için unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Alafaradın Kilimleri, geçmişin izlerini taşıyan, her bir deseniyle anlatılmış bir zamanın yankısı.

Ancak her hikayede olduğu gibi, bu kilimlerin hikayesi de tamamen sona ermiş değil. Belki de bu hüzünlü sessizlik, bir gün tekrar renklenecek, desenler tekrar canlanacak. Belki de gelecek nesiller, geçmişin izinden giderek, Alafaradın kilimlerini yaşatmanın yollarını bulacaklar. Unutulan bir değer, doğru ellerde ve doğru öykülerle tekrar can bulabilir.