ÖĞRENCİ Veli Derneği Antalya Şube Başkanı Tülin Koç tarafından taşımalı eğitim sorununa ilişkin açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, “Köy okullarını açmadan, taşımalı eğitimi kaldırmak, sınırlandırmak eğitim hakkını engellemektir. Ücretsiz taşımalı eğitim tüm çocuklarımızın hakkıdır” denilerek taşımalı eğitime tepki gösterildi.
‘YÜZ BİNLERCE ÖĞRENCİYE TAŞIMALI EĞİTİM ÇİLESİ’
Eğitimin temel ilkelerinden olan eğitime erişim ilkesi ortadan kaldırılarak taşımalı eğitimin bütün illerde uygulanır hale geldiğini ifade eden Başkan Koç, “Türkiye’de 25 yıl önce, 1989-1990 Eğitim Öğretim Yılı’nda sadece iki ilde taşımalı eğitim vardı. Çağ atladık dediler, son 22 yılda 19 bin 708 köy okulu kapatıldı. 25 yıl önce taşımalı eğitimde 305 öğrenci varken 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı’nda soru önergesine verilen cevapta taşımalı eğitimle okullara ulaşan öğrenci sayısı 1 milyon 325 bin 289’a ulaşmıştı. Yüz binlerce çocuk taşımalı eğitimle okula ulaşmaya çalışıyor” dedi.
GENELGE İLE BİRLİKTE GELEN SINIRLAMA
Ekonomik kriz ve yoksulluk arttıkça kamuda, özellikle eğitim alanında durmaksızın tasarruf tedbiri kararlarının açıklandığını vurgulayan Koç şu ifadelere yer verdi: “Tasarruf diyerek açıkladıkları kararlardan biri de tasarruf tedbirleri genelgesi ve 1 Ağustos yönetmelik değişikliği ile taşımalı eğitime getirilen sınırlama oldu. Taşımalı eğitim; taşıma yoluyla ilkokul, ortaokul, lise, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler ve onlara refakat edecek velileri, yaygın eğitim kursiyerlerini kapsıyor. Genelge ve yönetmelik değişikliği ile aslında eğitim hakkı da ortadan kaldırılıyor. İlkokuldan itibaren bir çocuğun okula erişim hakkı elinden alınıyor.
Eğitim Öğretimin başlamasıyla taşımalı eğitim okullarında sıralar boş, veliler ulaşımın pahalılığı nedeniyle servis ücretlerini karşılayamıyor, okul terkleri artıyor. Tüm çocuklara taşımalı eğitim hakkı sağlanmaz, bu yönetmelik değişikliği geri çekilmezse köylerdeki tüm çocukların zorunlu okul terki ile karşı karşıya kalacağız. Dünyada ve ülkemizde bilimsel bir gerçektir ki yoksulluk, eşitsizlik arttığında, okula erişim hakkı ortadan kaldırıldığında eğitim hakkından ilk ‘vazgeçilen’ kız çocuklarının eğitim hakkı oluyor. Kız çocuklarının da okuldan kopuşu hızlanacak. Eğitime sınırlı erişebilen özel eğitim gereksinimli çocuklar da okuldan tamamen kopacak.”
Kapatılan köy okullarından başta gelen Aladağ’ı somut bir örnek diyerek vurgulayan Koç, “Köy okullarının önemli bir bölümü aynı zamanda en yoksul köylerdi. Aladağ bu tablonun en somut örneğiydi. Yoksul köylerdeki tüm okullar kapatılmıştı. Köylere en yakın ilçelerde kamu yurdu da yoktu veya kapatılmıştı. Çocuklar ya okuldan, eğitimden vazgeçecek, ya da tarikat yurduna mecbur kalacaktı. Mecbur kaldılar. Çünkü eğitim, gelecek yaşantılarını değiştirmek için tek fırsattı. Kamusal, parasız, laik eğitim yalnızca çocukların eğitim haklarının değil yaşam haklarının da güvencesiydi. Parasız, laik, eşit, kamusal, erişilebilir eğitimi kaybetmiştik ve Aladağ’da kaybettik çocuklarımızı. Şimdi köy çocuklarına tek adres olarak yurtları, pansiyonları gösteriyorlar. Aladağ’da yaşadığımız gibi çok sayıda yerde kamu yurdu yok, çocuklar yine tarikatlara mecbur bırakılacak. Ayrıca ÇEDES projesinde olduğu gibi eğitimci niteliği taşımayan manevi danışman adı altında ilahiyat, imam hatip mezunları yurtlarında istihdam ediliyor, yurtlar da çocuklar için bir kuşatma aracı haline getiriliyor.” dedi.
KOÇ: ULAŞIM SORUNU GÜVENLİK SORUNUNA DÖNÜŞÜYOR
Bir traktör kasasında ya da yürüyerek okullara ulaşım sağlamaya çalışan çocuklar için okullara ulaşım sorunun güvenlik sorununa da dönüştüğünü dile getiren Koç, “Açıklanan kararlar ile deprem bölgesinde de aylardır yaşandığı gibi çocuklar okullara ulaşmaya çalışıyor. Çocuklar çok sayıda riskle baş başa bırakılıyor. Yerellerde karar alıcılar ile yaptığımız görüşmelerde görüyoruz ki son yönetmelikle 2 ila 30 km denilerek taşımalı eğitimin sınırlandırılması ile atılan adım ile önümüzdeki dönemde tamamen taşımalı eğitimin kaldırılması amaçlanıyor. Eğer şimdi taşımalı eğitim, okula ücretsiz ulaşım hakkını kazanamazsak önümüzdeki yıllarda ülkenin her yerinde ilkokuldan itibaren taşımalı eğitimin tamamen kaldırılması hedefleniyor.
Taşımalı eğitimin az sayıda devam ettiği yerlerde ise belirlenen ücretin düşüklüğü ve son gelen zamlarla ulaşımın en pahalı kalemlerden olması nedeniyle kimse servis ihalelerine girmiyor. Ancak taşımalı eğitim yönetmeliğinde öğrencinin ikamet ettiği yerde gidebileceği eğitim kurumu bulunmadığında, ihaleler zamanında yapılamadığında, ihalelere katılım sağlanmadığında vb. nedenlerle taşıma faaliyetlerinin gerçekleşmemesi durumunda mülki idare amiri çocukların ücretsiz taşıma hakkını sağlamaktan sorumludur. Bu sorumluluğun da gereği yerine getirilmemektedir. Bu sorumluluklarını hatırlatmaya kamusal sorumluluklarını yerine getirmelerinin gereğini yapma konusunda uyarılarımızı tüm çocuklar okullarına ulaşana kadar sürdüreceğiz. Ülkenin her yerinde yüz binlerce çocuğun ilkokuldan itibaren taşımalı eğitimle okula ulaşım hakkı ellerinden alınmış durumdadır. Çocuklarımızın eğitim hakkı tasarruf gerekçesi olamaz.
Bir an önce 1 Ağustos’ta açıklanan taşımalı eğitim yönetmeliğindeki değişiklik geri çekilmelidir. Taşımalı eğitimle okullara ulaşan tüm çocukların okullara ulaşımı ücretsiz karşılanmalıdır. Okula ulaşım her çocuğun en temel kamusal hakkıdır. Milli Eğitim Bakanlığı ve valilik, kaymakamlık tüm karar alıcılar tüm çocukların kamusal eğitim hakkından, okula erişiminden sorumludur” diye konuştu.