Nazım Hikmet'in Şeyh Bedrettin Destanı'nda geçer;

'Sıcaktı. Sıcak.

Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak.

Sıcaktı.

Bulutlar doluydular,

bulutlar boşanacak boşanacaktı.'

Aynen, 26 yıl önce1 Temmuz gecesi Sivas.

'Laiklere ölüm, dinsizlerin Müslüman mahallesinde ne işi var'sloganları atılırken hava sıcaktı, kara bulutlar doluydu gökyüzünde.

Bir şeyler olacağı kesindiSivas'ta.

Oysa bir gün sonra şehirde şiir, sanat konuşulacaktı.

Olmadı, istemediler.

Ve 2 Temmuz'da insanlık tarihine kara bir leke düştü.

33 kişiyi yaktılar Sivas'ta, Madımak Otel'de.

En yaşlısı Azım Bezirci, 66 yaşındaydı.

En genci 12 yaşındaki folklorcu Koray Kaya.

Türküler sustu mu, kalem yazmaz mı olacaktı?

Hayır:

'Güneşin ak yüzüne, bir duman çöktü.

Bir türkü çığlıkla ateşe düştü.

Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz.

Bilmez misin ki türküler yanmaz'demiş ozan.

Kimler, hangi güçle yaktı?

'Yakın ulan!'diye bağıran kışkırtıcılar kimdi?

Bu kışkırtıcılar kimlerin adamıydı?

Hiçbiri bulunamadı. Yakalananlar aklandı.

Başbakan Tansu Çiller'in şu sözleri de insanlık tarihine geçti:

'Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir!'

Mahkemelerde dosyalara giren şu mütalaalar ibret vericiydi;'Şenliğe katılanlar (Yani yanarak ölenler) suçludur. Aziz Nesin'in varlığı da eylemlere neden olmuştur!'

Kim ne derse desin. Sivas katliamı düşünceye ve yaşama hakkına yapılmış bir örgütlü saldırıydı. Unutmayalım, unutturmayalım. Bölücülere, kışkırtıcılara karşı uyanık duralım.

'Bir insanı sevmekle başlar her şey'

Önce sevmeyi bilelim.

Birbirimizle can olalım, dost olalım.

Yarın 2 Temmuz 2019.

Katliamın 26'ıncı yıl dönümünde can dostlara saygıyla.