'İsveç'e gitmişseniz otel odalarının lavabolarında şöyle bir yazı dikkatinizi çekmiştir: ''Lütfen tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın,yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveççelik sanayisine yardımcı olun' Çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir.
Birçok eşya üzerinde' İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazar.İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacıkjiletin bile çöpe gitmesini istemez, ona sahip çıkar,
gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunur.
***

İsviçre'de ise zaman zaman, radyolar, televizyonlar bir haber duyurur.'Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek.Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa,kağıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç tarifesi dahi olsa,kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazlaağaç ziyanına engel olun.'

(Muratpaşa Belediyesi bu işi yapıyor, tebrik ederim)
***

Japonlar son derece sade, basit, yalın, mütevazı yaşayan insanlardır.
Evlerini eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş,hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir.Böyleleriyle; 'evini mezat salonuna çevirmiş zavallı' diye eğlenirler.Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçer. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşar.

Zamanın başbakanı meclisi toplar.Kürsüye çıkar.Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır;

'Şu andan itibaren Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden,pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.'

Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır.

Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumunbütün kesimlerini, tek istisna olmadan
kapsadığını söylemeye gerek yok.

Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakta,gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla,yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?

'Hayat çok ince, akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.'
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, ilkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

'Bir mıh bir nalı kurtarır.

Bir nal bir atı, bir at bir komutanı,

Bir komutan bir orduyu,

Bir ordu bir ülkeyi kurtarır' diyordu.

Maddi durumumuz ne olursa olsun,ister zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.'

Bu yazıyı bizim '68'liseliler grubu'ndan öğretmen arkadaşım Kadir Karpuz yazmış ve paylaşmış. Yazıda son paragrafın ilk cümlesini çıkardım. Yok öyle bir şey ama birilerine gönderme yapmış gibi algılanabilir. Zira durumdan vaziyet çıkarmada üstümüze yoktur maşallah!