Bir süredir Je Crois Entendre Encore'yi dinliyorum. Bizet'in o trajedik Les Pecheurs de Perles'i, yani İnci Avcıları operasındaki şarkısı. Yeni keşfetmesem de özellikle tenor Geddo'dan dinlediğim bu arya, yalnızlığıma ve düşündüğüm saatlere eşlik ediyor. Belki de tam zamanı karantina günlerinde arya dinlemek için. Eğer bir hesaplaşmanın içerisindeyseniz hayatınızın içindeki en tanıdık fon müziği bu şarkı olur inanın.

'Arya, her insanın içindeki ötekinin en egoist öteki dostudur' der, bana hayatımın ikinci yarısında arya dinlettiren adam, Ertuğrul Özkök.

Arya müziğin en korkunç halidir. Sizi kimseyle paylaşmaz. Yapayalnız bir egonun düetidir. O sesi sadece siz ve içinizdeki öteki işitebilir.

Aryayı onun Arta Kalan Zamanlar'ıyla sevdim, sonrası her ruh halime sokuşturdum. İşte bu günler de o günler...

Bir tarafta dinliyor öte tarafta olan biteni sorguluyorum kafamda. Düşünüyorum, seyrediyorum, dinliyorum. Kızıyor, öfkeleniyorum. Ürkmüyor muyum? Hem de çok. Kaygılanıyorum, yaşamın, nefes almanın bu kadar güzel olduğunu bize kim anlatmaya çalışıyor onu bulmaya çalışıyorum.

Ve bütün bu yaşadıklarımızı anlamaya çalışırken zoraki bir yalnızlığın içinde debelenmeye itiliyorum. Keşke böyle olmasa, çocuklarımdan, sevdiklerimden, dostlarımdan çaldığım vakitleri onlara geri verebileceğim zamanlara yeniden kavuşsak diye düşünüyorum.

Ama biliyorum hepimizin hayatı değişecek bundan sonra. Çünkü çok zamanımız oldu eskiyi yeniyi döküp düşünmeye. Ben, arkamda bıraktığım, uzaklaştıkça küçülen ve unutmak istediğim her şeyi ne kadar çok özlediğimi anladım bu süreçte.

Direnemediğimi gördüm mesela. Affetmediğimi, affedilmediğimi...

İnsan en çok geçmişini özlermiş. Belki de hala cevapları bende olmayan sorular yüzünden bu özlem. Her gidiş gelişlerimde bu cevapları arıyorum. Dün yoktu bugün de.Yüz bin kere düşündüm, başımı öne eğip düşündüm, ben haklıydım diye düşündüm, bulamadım. Bir gün bulursam bu saatten sonra ne değişecek neyi değiştireceğim onu da bilmiyorum. Tüm bunları düşünmek için ne kadar çok soyutlanmaya ihtiyacımız varmış meğer.

Aslında ruhumda ne kadar derin yaralar varmış kapanmış zannettiğim. İşte bu müzik, bedeninizdeki tüm yaralarınızın kabuğunu kaldırıyor. Ne var ki bir taraftan eski bir sancı canınızı acıtırken öte taraftan sizi teskin ediyor, tarifsiz bir huzura itiyor. İşte zamanı tam da orada durdurmak istiyorsunuz. Ve tüm bu olup biteni bir tek siz ve içinizdeki öteki anlayabiliyor.

Böyle karantina günlerinde yalnızlık o kadar da zor bir şey değilmiş. Yeter ki siz müziğe kendinizi bırakın, içinizdeki öteki ile dertleşin. Bakın kendinizi nasıl da iyi hissedeceksiniz.

20 Mart 2020/Karantina Günleri-Antalya