Antalyaspor'un yeni sezondaki ilk iki maçından anladığımız kadarıyla bu sezon kırmızı beyazlılara gönül veren taraftar olarak arada üzülecek, arada sevineceğiz.

Teknik kadronun ve yönetimin yeni sezon hedeflerini usturuplu bir şekilde açıkladıklarını unutmamalıyız. Tabii ki herkesin gönlünde ligi en iyi sıralarda bitirmek, bir sonraki yıl için Avrupa kupalarına katılabilmenin hesaplarını yapmak yatıyor.

Ancak biliyoruz ki artık Türk futbolunda üst sıraların favorisi olan takımlarla diğerlerinin pek bir farkı kalmadı. Şampiyonluk için yola çıkan ekipler dahi 6-7 yenilgiyi önemsemez hale geldi. Kısacası ligin sonundaki sıralamayı bugünlerden doğru tahmin edebilecek bir babayiğit yok.

Konyaspor karşılaşmasını da bu düşünceler içinde izleyeceğiz.

Yenebiliriz, puan çıkartabiliriz, yenilebiliriz de...

Bu durum sadece Konyaspor maçına özgü değil. Sezon boyunca olmayacak yerlerden galibiyetle döndüğümüzü de göreceğiz, içerde olmayacak puanlar verdiğimizi de...

Fikstür açıklandığında her takımın teknik kadrosu mutlaka ve mutlaka her maçın karşısına hedeflenen ya da alınacak puanları yazıp, en azından ilk devre sonu için kafalarında bir puan hedefi belirler...

Antalyaspor'da Konya maçının karşısına puan olarak ne yazıldığını tabii ki bilemiyoruz. Gönlümüz 3 ya da hiç olmazsa 1'den yana olsa da puansız dönmenin de dünyanın sonu olmadığını, lig boyunca hedeflenen ama alınamayan her puanın telafi edilebileceğini biliyoruz.

Artık futbol, sadece puanlar üzerine bir spor branşı olmaktan çıktı. Her takım her takımı yenebilir hale geldiği için, insanlar biraz daha seyir zevkine, fair-play'e, tribünlerde gülen yüzlere, sahadaki mücadeleye bakıyor.

Özetle...

Alınacak puanlardan öte, bize sahada var güçleriyle mücadele eden futbolcular gerekiyor...

Antalyaspor taraftarı, kaçırılan puanlara üzülmedi hiç, üzülmez de...

Yeter ki takım mücadele etsin, terini sahaya yansıtsın...

Biliyoruz ki...

Her takım sezonu hak ettiği yerde tamamlayacak...

Yeter ki mücadele tam olsun...