ONLAR 'spor' diyor, ben 'dört nala mutluluk'. Yer, Belenbaşı Spor Kulübü. Kulübün gözdeleri ise Doruk, Aktay, Efe, Naz, Asi ve diğerleri. Afili, şekilli cins atlar. Ama onlarla dostluk kurmak tam anlamıyla bir sanatmış. Önce atın güvenini kazanmak gerekiyormuş iletişime geçebilmek için. İletişime geçtiniz peki hükmedebilir misiniz? Hayır, ata asla hükmedilemezmiş. Yani öyle eline her asayı alan Musa olamıyormuş.

'AT ŞİFA KAYNAĞIDIR'

Böyle diyor binicilik kulübünün hocaları. Ve amaçlarının, biniciliğin doğru ellerde profesyonelce öğretilmesi olduğunu anlatıyor. Binicilik hocaları sözlerinin altını doldururken de, Antalya'da ata ve at sporuna ilginin her geçen gün arttığını buna bağlı olarak da, at çiftliklerinin sayısının da katlandığını hatırlatıyor. Ancak eğitimci, buraya bir virgül atarak uyarıyor da. Sektörde bazı tüccar zihniyetli kişilerin olduğunu ve onların da biniciliği sportif amacından uzaklaştırarak, ticari getirisine yöneldiğine dikkat çekerek.

ÜZERİNDE DURMAK DA MARİFET

Dedikten sonra gelelim bu asil hayvanlarla ilgili bildiklerimize veya bilmediklerimize. Geçtiğimiz haftasonu, Belenbaşı Binicilik Kulübü'ne yolum düştü. Bulunduğum mekan sırtını Toroslara vermiş, bentlerin gölgesinde meyve ağaçları ile bezenmiş oksijeni bol bir binicilik alanı. Konukları ise atlara gönül verenler. Şöyle uzaktan izliyorum manejlerde binicilik dersi alanları. Baktığımda sanki ben de ata binermişim gibi geliyor da işin aslı hiç de öyle değilmiş. Yani atın üzerinde durmak at biniyor demek değilmiş. Neymiş peki? Bence kameraya poz vermekmiş. Tıpkı benim yaptığım gibi. Her neyse, biraz olsun atları tanımaya ne dersiniz?

ATLAR İNSANI REHABİLİTE EDER Mİ?

Evet ediyormuş. Ve atların insan psikolojisi üzerinde çok olumlu etkisi varmış, bu tartışmaya bile açık değilmiş. Ancak ilk temas çok önemliymiş. Zaten atlar estetik olarak çok seviliyor öyle değil mi? At sporu yapın veya yapmayın. Yani diyeceğim şu ki; atların suratında insan iyi gelen bir şeyler var adı her neyse. Peki, ata kültürümüz olan bu cüsseli hayvanlarla iletişim nasıl kurulur? İşte zurnanın zırt dediği yer de bu olmalı. Zira anlatılanları dinlediğimde hiç de kolay değil gibi.

AT İLE DOSTLUK NASIL KURULUR?

Öncelikle atlarla ilk temasın çok önemli olduğunu söylüyor binici eğitmeni. Sihirli kelime ise sevgi ve şefkat. Onlara verilen biraz sevgi karşılığında dostluklarını insanlara sunarlarmış. Ancak bu zeki ve hisli hayvanlarla kolayca dostluk kurabilmek için onların davranışlarını da tanımak ve bilmek gerekiyormuş. Dahası onların güvenlerini kazanmak. Atlar korku ve güvensizlik hissettiklerinde de, kulaklarını kısar, başının arka tarafına doğru yatırırlarmış. Burun ve dudak kaslarında kasılmalar olur, dudaklar arasında dişler belirirmiş. Bu pozisyonda olan at, tam bir gerginlik durumunda olup, insanlara yaklaşmaz tem tersi uzaklaşmaya çalışırmış. İşte o zaman anlayın ki, onlarla dostluk kurmanın zamanı değil. Peki ne yapacaksınız, sabırla atın sakinleşmesini bekleyeceksiniz.

ATLARIN GÜVENİ NASIL KAZANILIR?

Şöyleymiş. Genelde tecrübeli ve iyi eğitilmiş atlar ile sorun olmadan dostluk kurmak kolay olurmuş. Atın güvenini kazanmanın en iyi yolu da, onun davranışlarını ve tepkisini ölçmekten geçiyormuş. Ona sevecen davranmak, atın tepkilerine göre sabırla süreyi zamana bırakmak. Yani 'paşa gönlün bilir' demek gibi.

NASIL İLETİŞİME GEÇİLİR?

Aslında atlar cüsseli yapılarına karşın, çok naif varlıklarmış ve insana yoğun duygular aktarırlarmış. Bilmem biliyor muydunuz? Ve de ilginçtir, atlarla iletişim bir insanla iletişim kurmaya benziyormuş. İşe iyi niyetinizi gösteren sohbetle başlıyor, sevginizi temas ile sürdürüyorsunuz. Zira onların sizi sevmesi için, önce sizin onu sevmeniz gerekiyormuş. 'Sev beni seveyim seni' gibi. Çok insani değil mi? Mesela atlar 'hayır' deme sanatını öğretirmiş insana. Yani ata hayır dersiniz ama küstüm gidiyorum diyemezmişsiniz. Sahiden ilginç. Bakın atın bir de binicisi ile iletişimi varmış. Binicisi sert karakterli ise o da sert davranır, eğer munis biri ise o da yumuşarmış.

ATA HÜKMEDİLİR Mİ?

Hayır. Ata hükmedemiyorsunuz. Ancak iletişim kurarak, sevgi ve şefkat ile yaklaşıp, kontrol altına alabiliyorsunuz. Yumuşak başlı biriyseniz size sert olmayı, yok hayır sert mizaçlıysanız size tavırlarıyla şefkatli olmayı öğretiyormuş. Neden biliyor musunuz? Çünkü kendisiyle savaşmanızı kabul etmezmiş. Özetlersek atlar cüssesine, gücüne ve kararlarına saygı duyularak kontrol edilebilirmiş. 'Yok artık' gibi değil mi?

YANİ AT SAHİBİNE GÖRE Mİ KİŞNER?

Evet tam da böyleymiş. Eğitmen bu deyimin çok yerinde ve doğru olduğunu söylüyor ve 'tam da ifadesi budur' diyor. Ve deyimin açılışını da, atın binicisinin tavır ve anlayışına göre tavır sergilemek olarak açıklıyor. Tıpkı atalarımızın dediği gibi 'tanımadığın atın arkasından dolanma' gibi. Demek ki, hiçbir at kasıtlı çifte atmıyor, bu refleks ürktüklerinde koruma içgüdüsü. Sonuç olarak zeki ve hisleri güçlü olan atları tanımak, iletişim kurabilmek için onlara zaman ayırmak ve dillerinden anlamak gerekiyormuş. Sihirli cümle de sevgi ve şefkat. Hani olur da bir gün at çiftliğine yolunuz düşerse aklınızda olsun diye...