ANTALYA'DAN taa Uzakdoğu'ya Tayvan'a uzanan bir sanat yolu, Ressam Mehmet Emin Erşan'ın yolu. Daha önce yurt dışında pek çok karma sergiye katılan Erşan, bu yıl, uluslararası sanatçı olarak davet edildiği Tayvan'da düzenlenen Art Taipei Sanat Fuarı resim yarışmasına eserleriyle damga vurdu. 85 ülkeden katılan sanatçılar ve 4 bin 500 eserin yarıştığı Sanat Fuarı'nda, Erşan'ın 2 eseri ipi göğüsleyerek finale kaldı. Antalyalı ressam, şu günlerde oldukça heyecanlı. Zira final sonuçları bu ay içerisinde açıklanıyor. Enternasyonal sanatçı olarak 23 tablo ile Tayvan'a davet edilen Ressam Erşan, yarışmaya katılan eserlerini bu kez de Antalyalı sanatseverler için Plaza Art Gallery'de sergiliyor.

Yaklaşık 20-25 yıldır resim sanatının içinde olan aynı zamanda Görsel Sanatlar Öğretmeni olarak çalışmaya devam eden Ressam Mehmet Erşan, tablolarında renkçi bir anlayışı benimsiyor. Ve ağırlıklı olarak doğayı, Anadolu yaşamını kendi tarzıyla yorumluyor. 'Çok zengin bir yelpazedir Anadolu kültürü, benim tuvalimde vazgeçilmezimdir' diyen Erşan, sanatsal anlamda eserler üretmenin sancılı ve zahmetli bir süreç istediğinin de altını çiziyor. Sanat ve sanatı konu aldığımız söyleşide Erşan, pek çok sanat dalında nostalji arayışının olduğunu da anlatıyor. Çalışmalarının ana teması, 'Anadolu'da Yaşam' olan sanatçının Antalya'dan Tayvan'a uzanan sanat yolu öyküsü.

Art Taipei gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

'Evet, yurt içi ve yurt dışı olmak üzere pek çok sanat fuarları ve sergilere katıldım. Ve bu yıl da yine enternasyonal sanatçı olarak 23 eserim ile Tayvan'a davet edildim. Art Taipei Tayvan'da düzenlenen Sanat Fuarı resim yarışmasına 85 ülkeden sanatçı 4 bin 500 eser ile katıldı. Sizin de bildiğiniz gibi benim iki tablom finale kaldı, final sonuçları ise Mayıs ayında açıklanacak. Elbette bu benim için gurur verici. Ancak bir konu daha var ki, bunu çok önemsiyorum. Fuarın sanat direktörü, yaptığım tablolarımdan otuz adedinin görselini istiyor. Bu ve bunun gibi yurt dışı sergi katılımlarım, sanatım açısından elbette sinerji yaratıyor. Motivasyonum yükseliyor.'

Tarzınız ve verdiğiniz mesaj?

'Akrilik tekniği yani akrilik boya ile çalışıyorum. Resimlerimde renkçi bir anlayışı benimsiyorum. Renkler coşku ile tuvalime yansıyor. Çalışmalarımın ana teması ise, 'Anadolu'da Yaşam'. Anadolu yaşamını kendi tarzımla yorumluyorum. Benim çocukluk dönemim ve öğretmenlik yıllarım Anadolu'da geçti. İşte bu nedenle sanatım da, o yılların görsellerinden besleniyor, kendi otantik kültürümüzü tablolarıma yansıtıyorum. Verdiğim veya vermek istediğim mesaj ise, Anadolu Kültürü ve Anadolu insanının yaşantısı. Bizim toplum olarak bu anlamda zengin bir kültüre sahip olduğumuza inanıyorum. Ve de bu kültür değerlerimizi görselleştirerek, bizden sonraki nesillere tablolarımla taşımak istiyorum. Bir anlamda amacım bu diyebilirim'.

Eskiye özlem mi?

'Öyle de diyebiliriz. Pek çok sanat dalında olduğu gibi resim sanatında da eskiye özlem ve bir nostalji arayışı var. Ben figürde soyutlamalara gitmiyorum. Fakat figürü çevreleyen objelerde farklı soyutlamalar arayışları içerisindeyim. Yöresel objeleri, evrensel soyutlamalarla harmanlıyorum.'

Ressam için resim yapmak mı, resim düşünmek mi?

'Bir ressam için değil de, ben kendim olarak yanıtlamalıyım bu soruyu. Ben önce hayal ediyorum, sonra düşünüyorum sonra da düşündüğüm ve hayal ettiğim objelerin eskizlerini çiziyorum. Ve çizdiğim eskizlerden etkilendiğim, kabullendiğim, en önemlisi de hayal ettiğimi tuvale aktarıyorum diyebilirim. Elbette, sanatsal anlamda eserler üretmek bir ressam için sancılı ve zahmetli bir süreç gerektirir.'

Size göre ressam kimdir?

'Öncellikle sanat bir yetenektir, kişide var olan bu yetenek, eğitim ve çalışmayla pekiştirilir. Ve kişinin bu çalışma süreci içerisinde de, tarzı ortaya çıkar. Bu arada şunu da söylemek gerekir, bu kişiler mektepli de olabilir alaylı da. Yalın bir anlatımla, profesyonel anlamda özgün resimler üreten ve hayatını bu yolla kazanan kişilerdir ressamlar. Bizden önceki kuşak, 'ressam' kelimesini kullanma konusunda imtina ederdi. Belki de o sıfatın tam olarak kendisini temsil ettiğini düşünmüyor, ya da yakıştıramıyor kendine olabilirdi. Ressam kelimesine saygı da diyebilirsiniz. Sorun şurada, halkımız resim sanatı konusunda genel anlamda bir bilgiye ve alt yapıya sahip değil. Hal böyle olunca iyi resim, kötü resim ayrımını sağlıklı yapamıyor. Sanatseverlerin de hobi olarak resim yapanla, bu işi profesyonel anlamda yapanları ayırt etmeleri gerekmektedir diye düşünüyorum. Ve yine diyorum ki, sanatçı olabilmek ve sanatsal anlamda eserler vermek uzun ve zahmetli bir süreç ister. Sanatçı vasfının olabilmesi için de, bu süreçlerden geçilmesi gerekir.'

Sanatınız konusunda kendinizle hesaplaşır mısınız?

'Evet, geriye dönüp kendimle hesaplaştığım ve özeleştiri yaptığım olur ve oluyor da. Bir sanatçının sanatı ile özel yaşamı iç içedir. Şunu söylemek istiyorum bir ressam, resim çalışmalarını yaptığı yıllar içerisinde sıkıntılı veya güzel günler yaşayabilir. İşte bu yaşananlar, ressamın sanatına ve de tuvaline, fırçasına bir şekilde yansır. Ama bu, şu anlama gelmez. Sanatçı iyi olduğunda iyi eserler, kötü olduğunda kötü eserler üretir gibi. Bir sanatçı, yaşamının kötü dönemlerinde de fevkalade güzel eserler üretebilir duygular, renklerle harmanlanabilir. Bakınız, bir sanat eseri ortaya çıkarmak, çocuk doğurmaya benzer. Çok sancılı ve sıkıntılı bir süreçtir.'

Etkilendiğiniz ressamlar var mı?

'Elbette var. Yani resimlerinden feyiz aldığım yerli ve yabancı ressamlar. Mesela Ali Candaş'ın eserleri, beni çok etkiler ve içimdeki resim yapma isteğimi tetikler. Bunun gibi bazı sanatçılardan etkilenmişliğim tabiî ki vardır.'

Toplum ve sanatçı dersek...

'Sanatçıların yarasına parmak basmış olursunuz. Çünkü ülkemizde sanata ve sanatçıya verilen değer, beklenilen ve istenilen düzeyde değil maalesef. Sanat, sanat içindir. Sanat, sanat olmadıktan sonra topluma bir faydası olmaz' diye düşünüyorum.'

Sanat ve siyaset. Nasıl okursunuz?

'Öncelikle şunu söylemeliyim, ben ressamım ve benim işim resim yapmak. Ama elbette hayata bir bakış açım var. Ve bu bakış açımla ilgili mutluluklarım, mutsuzluklarım tablolarıma ince mesajlar olarak yansır. Resimlerimde, sıkça kullandığım at figürleri özgürlüğü, barışı, sevgiyi, insan sevgisini, hüznü, hazanı ifade eder. Gördüğünüz gibi keçi figürü, bana göre bir duruş gösteriyor. Nedir bu özgürlüktür, başına buyruk olmaktır. Daha öncede söylediğim gibi, benim yıllarım Anadolu'da geçti. Anadolu insanı ve Anadolu kültürü yaşamımın mihenk taşıdır diyebilirim'. İşte, resimlerinin ana teması 'Anadolu'da Yaşam' olan, doğayı ve Anadolu yaşamını kendi tarzıyla yorumlayan, Antalyalı Ressam Mehmet Emin Erşan'ın Tayvan'a uzanan sanat öyküsü. Sanatçının yaklaşık 37 eseri, şu günlerde Plaza Art Gallery'de sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 31 Mayıs tarihine kadar açık.

Mehmet Emin Erşan kimdir

1965 yılında Antalya'da doğdu. 1987 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim İş bölümünden mezun oldu. 1992 yılında öğretmenliğe başlayan Erşan, 2002 yılında Korkuteli'nde Eylül Sanat Evi'ni kurdu. Görsel sanatlar öğretmeni olarak çalışmaya devam eden sanatçı, Resim çalışmalarını Antalya'da kendi atölyesinde sürdürüyor. Yurt içi ve yurt dışında sanat fuarlarına, sergilere katılan sanatçı, 11 kişisel sergi açtı ve birçok karma sergiye katıldı.