Antalya, turizmi ile Türkiye ekonomisine katkı sağlar, tarımı ile Türkiye’yi doyurur.

Turizmin olduğu kadar tarımın da başkentidir Antalya…

Çünkü Antalya bereketli topraklara sahiptir.

Sadece turizm yada tarımı mı?

Tabi ki hayır…

Bu topraklar çok önemli siyasetçiler de çıkarmıştır, sanatçılar da yetiştirmiştir.

Türk futbolunun en önemli kalecisi ve golcüsü de bu topraklardan yetişmiştir.

Yani bu toprakların bereketi her şeye yansır.

Alt yapı denince ilk akla Trabzon gelse de Antalya da aslında bu potansiyele sahip bir kenttir.

Süper Lig’de iki takımla temsil edilen Anadolu’daki tek şehirdir Antalya.

Ancak buna rağmen ne yazık ki bu potansiyeli ortaya çıkaracak sabrımız da yok, güvenimiz de…

İşte bu nedenle de elimizdeki, avcumuzdaki genç yeteneklerimizi bir bir farkına bile varamadan elimizden kaçırıyoruz.

Yıllardır içimdeki en büyük bir başka uhde de bu kentin teknik direktör yetiştirememiş olmasıdır.

Bizler sadece futbolcu yetiştirme odaklı gittiğimiz için bu konu ne yazık ki hep geri planda kaldı. Hâlbuki futbolcu yetiştirmek kadar teknik adam da yetiştirmek o kadar önemli bir iş. Antalyaspor tarihinde ne yazık ki uzun yıllardır bu konuda sıkıntı var. İçimizden teknik adam yetiştiremiyoruz. Örneğin Hatayspor İlhan Palut gibi bir teknik adamı Türk futboluna kazandırabiliyorsa Antalya neden bunu başaramıyor?

Antalya’da İlhan Palut’lar yok mu?

Elbette var.

Zaten bizim en büyük eksiğimiz bu kentte İlhan Palut’ların olmaması değil, şans vermiyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Örneğin Aziz Çetin’in başkanlığı döneminde yönetim olarak Nuri Şahin’e güvenmemiş ve şans verilmemiş olsaydı ne olurdu?

Bunu hiç düşündünüz mü?

Nuri Şahin bugün Antalyaspor’da başarılı olmuşsa ve Dordmund gibi bir kulüpte çalışıyorsa bu ona verilen şansın ve güvenin neticesidir. Elbette o da bu şansı çok çalışarak iyi kullandı o ayrı mesele. Ancak bu şans kendisine verilmemiş olsaydı bugün Nuri Şahin Bodrumspor’da forma giyiyor olurdu buna da adım kadar eminimim…

Bu nedenle artık gençlere güvenmek ve şans vermek zorundayız. Genç futbolculara şans verdiğimiz kadar genç hocalara da güvenmek ve inanmak zorundayız. ‘Daha dünkü çocuk, tecrübesi yok’ deyip önünü kesmeyelim, çocuk olmayı aşağılamayalım. Çünkü bu ülkenin geleceği çocukların elindedir.

Gün gelir çocuklar da büyüklere ders verir unutmayalım… Ön yargıları artık bırakalım.