Havalar serinlemeye başladı, evlere kapanmadan dışarının tadını çıkartabileceğimiz son güzel günler. Şehir kıpır kıpır, her yerde bir konser, bir etkinlik mevcut. Açık alan sevenlerin son konserleri de diyebiliriz. Bize düşen de 90’lar Konseri oldu.

Konsere geçmeden önce biraz 90’lardan bahsetmek istiyorum. Müzik dünyasının en çılgın, televizyonun en popüler olduğu zamanlardı. Cep telefonlarının ve internetin olmadığı, Kral TV’nin 24 saat klip döndürdüğü zamanlar... Sanatçıların belki de en verimli en üretken olduğu dönem, müzik sektörünün en rekabetli ve hareketli zamanı diyebilirim.

Çocukluktan gençliğe ilk adımlarımız; bir kere hepimizde Sony marka tombul 'walkman'lerden vardı, harçlığımızın çoğu bu pil katili alete giderdi. Artı hepimizin hatırı sayılır miktarda kasetleri vardı. Sonrasında cdçalarlara bir geçiş olsa da 'walkman'in yerini tutmadı.

Bir sanatçı 12-13 şarkılık bir albüm çıkarıyor ve en hit parçalarının klipleri bu müzik kanalında yayınlanıyordu. Bu şarkılar döne döne bizde de sağlam bir repertuar oluşturmuş ve her nasıl olduysa unutulmamış. Yoksa konserde çalan her parçaya baştan sona eşlik etmemiz mümkün değildi.

Konser olayı planlı değildi, genelde artık bu tarz organizasyonlar dj performanslı olduğu için sanatçılardan haberim yoktu. Djlerin coverladıkları 90‘lar şarkılarını dinleyeceğimizi sanıyorduk. Son zamanlarda müzik sektöründe djlerin hızlı yükselişi söz konusu.

Yonca Evcimik “Aboneyim Abone” ile sahnede yerini alınca bir anda gerçekten 90’lara ışınlandık. Yonca Evcimik; zamana kafa tutan çılgın kadın; şarkıları resmen içimizden geçti. Şarkı hafızası denen bir şey de varmış bence, dönemin bütün detayları, bütün hatıralarımız bir anda canlanıverdi. Hatta her birimiz dönemle ilgili bir şeyler anlatmaya başladık.

Sonrasında Mansur Ark çıktı sahneye;

“Batacağımız kadar aşkın içine battık / Aşk denilen buymuş / Çok ciddi bir duyguymuş / Ona inananların hâli maalesef buymuş”... Sanatçının hecelerin üzerine basa basa bir çeşit heceleme sanatıyla söylediği şarkılar, baktım hepimiz A1 Türkçe’ye geri döndük ve hunharca tekrarlanan bitmeyen parçalara eşlik ediyorduk.

Ümit Sayın duygu adamı... Bu adamı biraz harcadılar sanki ya da o dönemin hareketliliğine yetişemedi. Sahneye çıkmasıyla nabız biraz düşer sanmıştım ama bu gece nabzın düşeceği falan yoktu. Sanki eğlenmeye yemin etmiş bir 90’lar grubu vardı.

Ve son alarak dönemin bebetosu olarak anılan Burak Kut sahne aldı. “Benimle oynama, söyledim sana, şansını zorlama, uğurlar olsun”... Ortalık bir yıkıldı sanki…

90’lara birçok sanatçı damgasını vurdu. Kenan Doğulu, Mustafa Sandal… Ama bu çıkan dörtlü sanki sadece o dönemde kaldı, müziği bırakmadılar ama 90’lardan da çıkamadılar. Kendilerine has tarzlarıyla bize gerçek bir zaman yolculuğu yaşattılar.

Konsere katılanlar da 90’ları ucundan, köşesinden yakalayanlardı. O yüzden de aynı yaş grubuyla ortam sanki daha sıcak daha tanıdık bir hale geldi. 90’lar feci yer etmiş içimizde, hiç bu kadar eğlenmemiştik. Şiddetli tavsiye edilir.