Göktepe Yaylası, yazın sıcağında soluklanmak isteyen yöre halkının vazgeçilmezi olmuş durumda. Ancak sadece bununla sınırlı değil; yayla, doğanın kollarında kaybolmak isteyen ruhların da uğrak noktası. Yemyeşil vadiler, eteğe serilmiş çiçek tarlaları ve gökyüzüyle buluşan zirveler, bu doğal cenneti adeta bir ressamın elinden çıkmış gibi süsleyen detaylar.
YAYLANIN MİRASI: KOLAN
Ziyaretçiler, yaylanın mistik atmosferinde dolaşırken Yörüklerin el işçiliğinin eşsiz örnekleriyle karşılaşıyor. En dikkat çekici olanlarından biri, adeta bir sanat eseri gibi işlenmiş olan 'Kolan' adlı kuşaklar. Yörük kadınları, geleneksel tezgahlarda pamuk, yün ve kıl iplikleri kullanarak bu zarif kuşakları dokuyor, adeta geçmişin izlerini günümüze taşıyorlar.
Kolan, sadece bir kumaş parçası değil, bir kültürün, bir mirasın taşıyıcısı. Hayvan koşum takımlarından, başlıklara; sepetlere kadar birçok yerde kendine yer buluyor. Develeri ve atları süslerken kadın kıyafetlerini, elbiselerin kuşak bağlarını ve hatta çocuk kundaklarını süslemekte kullanılıyor.
ZİRVENİN SESSİZLİĞİ
Yaylanın yüksekliği 2.200 metreye ulaşıyor ve bu ulaşımı zorlu kılıyor. Toprak yolları, kışın kar yağışıyla sıklıkla kapanıyor ve yayla, soğuk aylarda sessiz bir örtüyle örtülüyor. Ancak yaz mevsimi geldiğinde, yaylanın nüfusu artıyor ve yayla, koyun ve keçi besiciliğiyle canlanıyor.
Göktepe Yaylası, yalnızca bir coğrafyanın değil, bir kültürün ve yaşam tarzının da anlatıcısı. Her ziyaret, bu doğal güzelliklerin yanı sıra zamanın unuttuğu birçok hikayeyi de beraberinde getiriyor. Bu masal diyarında, geçmişle bugün arasında kurulan köprüde, insanlar bir mirasın ve yaşamın parçası olmanın tadını çıkarıyor. Haber/Erendiz ÖZKURT