Alanya'nın tarihi dokusunun önemli bir parçası olan Süleymaniye Camii, 1231 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından inşa ettirilmiş. Başlangıçta Alanya Kalesi’nin zirve kısmında, İçkale'nin hemen dışında yer alan cami, zaman içinde birkaç kez onarım görmüş ve son olarak 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden inşa edilmiş. Yıldırım düşmesi sonucu yıkılan cami, Osmanlı döneminde eski malzemeler kullanılarak tekrar hayat bulmuş.
EŞSİZ BİR SES AKUSTİĞİNE SAHİP
Süleymaniye Camii, tek minaresi ve kare planı ile dikkat çekerken, mimari detayları da oldukça dikkat çekicidir. Selçuklu mimarisinden izler taşıyan bu yapı, moloz taş ve tuğla kullanılarak inşa edilmiş. Caminin kubbesi kiremitli olup, sekizgen kasnak üzerine yerleştirilmiş. Kubbenin askılık kısmında akustiği sağlamak amacıyla 15 küçük küp yerleştirilmiş. Bu özellik, caminin içinde yapılan ibadetler sırasında eşsiz bir ses akustiği sunmaktadır.
Camiyi çevreleyen son cemaat yeri, dört ayak üzerine kiremitli üç kubbe ile örtülmüş. Ayrıca caminin kuzeydoğusunda tonozlu bir sarnıç ve sarnıcın yanında bir abdestlik bulunur. Yapının içindeki ahşap bölümler, Osmanlı Dönemi’nin en güzel ahşap oyma işçiliği örneklerinden biri olarak sedir ağacından yapılmış. Camiye ait kapı, minber ve cam çerçevelerinin işçiliği, dönemin zarif el sanatlarının izlerini taşır.
Alanya Süleymaniye Camii, yıllar içinde geçirdiği onarımlar ve restorasyonlarla günümüze kadar gelmeyi başarmış ve bu tarihi yapı, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir. Alanya'nın kültürel simgelerinden biri olarak, hem tarihî hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir.