Türkiye, 2024 yılı itibarıyla turizmde tarihi rekorlara imza atmaya devam ediyor. Bugüne kadar 30 milyonu aşkın turist Türkiye’ye adım attı. Ancak turizm sektörü büyürken bir paradoks ortaya çıkıyor: Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin yaklaşık üçte biri oteller yerine kiralık veya satın aldıkları ya da günübirlik evlerde kalmayı tercih ediyor. Yaklaşık 10 milyon yabancının otellerde değil, kendi konutlarında ya da günübirlik evlerde konaklaması, Türkiye’deki turizm ve gayrimenkul piyasasının iç içe geçtiğini gösteriyor.

OTELDEN EVE GEÇİŞ

Daha önce otellerde kalan yabancılar artık uzun dönemli tatiller için ev kiralayıp hatta satın alarak Türkiye'de kök salıyorlar. Özellikle tatil destinasyonlarına düzenli gelen yabancılar, Antalya, Bodrum ve Alanya gibi popüler şehirlerde konut sahibi olmayı cazip buluyor. Bu tercihler, turistlerin hem daha özgür hem de daha uzun süreli konaklama yapmasına olanak tanıyor. Evde kalmanın sağladığı rahatlık, esneklik ve ekonomik avantajlar, turistleri her şey dahil otel sisteminden uzaklaştırmaya başlıyor.

Ancak Türkiye’deki konaklama seçenekleri genişlese de bu durum beraberinde bazı sorunları getiriyor. Özellikle Antalya gibi turistik bölgelerde konut fiyatlarının fahiş seviyelere ulaşması, yeme içme sektörünün çok pahalanması, trafik sıkışıklığı ve şehir içi altyapı eksiklikleri turistler için önemli birer handikap haline geliyor.

ARTAN FİYATLAR TURİSTİ BEZDİRİYOR

Her şey dahil otel sistemine olan rağbet son dönemde yeniden artmaya başladı. Turistler, otellerin sunduğu konforun ve geniş hizmet yelpazesinin fiyat/performans dengesi açısından daha cazip olduğunu düşünüyor. Bunun sebebi, şehir merkezlerinde ve restoranlarda artan fiyatların turistleri rahatsız etmesi. Eskiden Antalya’ya gelen bir turist, tatili boyunca şehri keşfetmek, farklı restoranlarda yemek yemek için otelden çıkarken, artık yükselen maliyetler onları otel içinde kalmaya zorluyor.

Bununla birlikte trafik sıkışıklığı da turistleri bezdiriyor. Antalya Havalimanı’na gelen bir turist, Alanya’ya ulaşmak için 3 saatlik bir yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Turistler, binlerce kilometre uzaklıktan 3 saatte Antalya’ya ulaştıktan sonra, Antalya’dan Alanya’ya da aynı sürede gitmek zorunda kalıyorlar. Bu, hem büyük bir zaman kaybına hem de yolculuğun yorucu hale gelmesine neden oluyor.

ÇÖZÜM BEKLİYOR

Antalya ile Alanya arasındaki 3 saatlik yolculuk, şehrin bir otoyol ile değil adeta bir şehir içi yolu ile bağlı olduğunu gösteriyor. Yıllardır beklenen Antalya-Alanya otoyolu inşaatının hala başlamamış olması, bölgenin ulaşım altyapısındaki en büyük eksiklerden biri olarak göze çarpıyor. Eğer kısa süre içinde alternatif yollar üretilmez ve şehir içi metro ağı genişletilmezse trafik tam anlamıyla bir keşmekeşe dönüşecek.

Bu sorunlar, turizmi tehdit eder hale gelmiş durumda. Eğer merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği yaparak bu sorunlara acil bir çözüm üretmezse Türkiye’nin altın yumurtlayan tavuğu olan turizm baltalanabilir. Turistlerin, Türkiye’yi ziyaret etmeyi daha az cazip bulması, bu sektörden elde edilen büyük gelirlerin azalmasına neden olabilir. Türkiye, turizmdeki rekorlarını devam ettirmek istiyorsa Antalya gibi önemli destinasyonlardaki altyapı sorunlarına kalıcı çözümler üretmeli ve turistlere daha konforlu, sorunsuz bir tatil deneyimi sunmalıdır.

Unutulmamalıdır ki turizm, Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan en önemli sektörlerden biri. Bu sektörü baltalamak değil, güçlendirmek için merkezi hükümetin de devreye girerek gerekli yatırımları yapması elzemdir. Türkiye, bu altın yumurtlayan tavuğu korumak ve geliştirmek için vakit kaybetmeden harekete geçmelidir.