Türkiye Futbol Federasyonu Kulüp Lisans Kurulu, Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı’nın 89. maddesi kapsamında harcama limitlerini belirledi.
Buna göre Antalyaspor Süper Lig takımları arasında Kasımpaşa ile birlikte en düşük harcama limitine sahip takım olarak dikkat çekti.
İkinci ligden Süper Lig’e yükselen kulüplerin bile harcama limiti Antalyaspor’un çok üzerinde yer aldı.
Antalyaspor borçsuz dedik; plansız harcamalar, anlamsız transferler nedeniyle başa döndük.
Sadece Antalyaspor’un değil aslında tüm kulüplerin bu sistem ve çark içerisinde borca sürüklendiklerini görebiliyoruz. Ve yıllardır da ‘Artık deniz biti’ demekten bizim de dilimizde tüy kalmadı.
***
Evet, artık denizde tüy bitti…
Bunun ne kadar farkında olsak da aynı yoldan sapmamakta da ısrarcıyız.
Söylemlerle eylemler hiçbir zaman birbirini tutmuyor.
Futbol kulüplerinin tek kurtuluşu genç oyunculara yatırım diyoruz ancak kulüpler halen EYT ile emekli olmuş oyunculara yönelmeye devam ediyor.
Örneğin geçtiğimiz sezon oynatılmayan ve kulübeye mahkum edilen Arda Güler için bu sezon takımda kalsın diye büyük emek harcanıyor.
Antalyaspor’da durum farklı mı? Asla değil…
Örneğin Antalyaspor geçtiğimiz yıl alt yapısından yetiştirdiği Doğukan’dan 4.5 milyon Euro para kazandı.
Bugünkü kurla hesapladığınızda yaklaşık olarak 127 milyon Lira ediyor.
İşte yatırım budur.
Artık bunun farkına varmalıyız.
Mustafa gibi, Mevlüthan gibi, Emre gibi oyunculara yatırım yapmak zorundayız.
Bu oyunculara güvenmek, şans vermek ve oynatmak zorundayız.
Bunu bir gelenek haline getirmeli, geliştirici ve yetiştirici kulüp haline gelmek zorundayız.
Bizim en önemli plan ve programımız bu olmak zorunda.
Yoksa bu çarkın dönme ihtimali yok.
Bu anlayışla sadece günü kurtarabiliriz.
Bu sistem de başkan ve yönetici öğütmeye devam eder.
Sabri Gülel ve yönetimin yapması gereken en önemli şey gençlere yatırım yapmak olmalıdır.
Yoksa bu sistem onu da öğütür…