Özel Haber/Güven Güneş

ANTALYA kayıtlı 72 bin kişiyle Türkiye'de en çok depremzedeyi misafir eden il olurken resmi olmayan rakamlara göre ise bu sayı 100 bine yaklaşmış durumda. Bu sayının önemli bölümünü ise çocuklar oluşturuyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi Hastanesi önemli bir farkındalık yaratarak depremden zarar gören çocuklara yönelik 'travma polikliniği' kurarak örnek oldu. SÜRECE GÖRE EK POLİNİKLİK AÇABİLİRİZ Depremden etkilenen çocuklara yönelik, çocuk psikiyatri hekimleri tarafından görüşmelerin başladığını belirten Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatri Derneği Travma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, 'Üniversitemizde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğinde uzman hekimlerimiz tarafından psikoeğitim hizmetleri ve psikiyatrik görüşmeler yapılmaktadır. Bu süreci Antalya İl Sağlık Müdürlüğü ile beraber koordineli bir şekilde yürütmekteyiz. Tek poliklinik ile hizmeti sürdürmekte zorlanmamız durumunda ek polikliniklerin de açılmasını gündemimizde tutmaktayız. Bu durum ilerleyen günlerde daha da netleşecektir' dedi. SAĞLIK BİRİMLERİNE ÇAĞRI Bölgedeki tüm hizmetlerin sadece üniversitede sürdürülmesinin pek mümkün olamayacağına değinen Nasıroğlu, 'Bu alandaki diğer sağlık birimleri ve psikososyal destek birimlerin de bu sürece katılarak hizmet etmesi, çocuk ruh sağlığı koruma çalışmalarına şüphesiz ki önemli bir katkı sağlayacaktır. Antalya'ya gelen kişilerin sayılarını göz önüne aldığımızda ve ilerleyen günlerde de bu sayının daha da artacağını düşünürsek bu konuyu daha iyi anlayabiliriz. Bunun yalnızca Üniversite Hastanesi'yle sınırlı tutulmayıp tüm Antalya'ya yayılması gerekiyor. Hatta çevre illeri de buna dahil edebiliriz' diye konuştu. RUTİN HAYATA DÖNMEK ÖNEMLİ Barınma, yiyecek, içecek ve giyecek yardımlarının yanı sıra, çocukların psikolojik rehabilitasyonunun da aynı derecede önemli olduğunu dikkat çeken Nasıroğlu, 'Afet sonrası çocuk ve gençlerde birçok ruhsal belirti ortaya çıkabilir. Bu durum çocukların psikiyatrik açıdan bir bozukluğa sahip oldukları anlamına gelmemektedir. Belirtilerin şiddeti ve devam edip etmemesi birçok faktöre bağlı olmakla birlikte ailelere tavsiyem çocuklarınızı dinleyin. Hem kendi düşüncelerinizi ve duygularınızı aktarın hem de onları anlamaya çalışın. Önemli bir konu da belirsizliği azaltmaktır. Bundan sonraki süreçte gelecek ile şu anda ne biliyorsanız çocuğu korkutmadan kendisiyle konuşun. Rutin hayata dönme bağlamında okulların başlaması ve güvenlikli bir ortamda barınmanın sağlanması çocuklar için koruyucu bir faktör olacaktır. Depremin toplum ve özellikle de çocuklar üzerinde oluşturduğu psikolojik travmanın etkilerini azaltacaktır' ifadelerine yer verdi.

Editör: Esra Yağcı