Dolandıran ve dolandırılan insanlar her dönem olmuştur.
Dolandırıcılık bir sanat mıdır? Herkes dolandırıcı olabilir mi?
Devlet adamı görüntüsünde halkı dolandıranlar olduğu gibi halktan da devlet adamını dolandıranlar çıkmıştır.
Örneğin, Tansu Çiller Başbakanı kim dolandırdı?  
Parsadan adını duyanlar bilir. Dolandırıcıydı fakat örgütlü değildi.  
Tek başınaydı! O, örtülü ödenekten 500 milyon kopardı!
Bankerler vardı bu ülkede TL faizlerini yüzde 300’e 500’e çıkardılar.  
Bu faizleri duyanlar bankerlere koştu. Banker de battı, halk da.  
Hatta 80’li yılların bu banker olayları rahmetli Turgut Özal’ı da istifa ettirmişti.  
Sonra Tosuncuk doğdu ve yüzlerce kişiyi dolandırdı.  
O, kurduğu Çiftlik Bank kanalıyla sanal hayvan pazarladı, milyonlar dolandırdı, kaçtı, yakalandı.  
Dolandırıcının suçu var da dolandırılanların hiç mi suçu yok?
Örneğin, Osman Ziya Sülün desem kimse hatırlamaz.  
Sülün Osman desem benim yaşımdakiler mutlaka anımsar.  
Zaten niyetim bugünkü kuşağa o kişiyi biraz da olsa anlatmak.
Dolandırıcılar Kralı Sülün Osman’ın ilk işi 1960’lı yıllarda İstanbul’da kiraladığı evin sahibini dolandırmak olmuş.  
Ev sahibi kurnaz ya, Sülün Osman ondan da kurnaz! ‘Taşı toprağı altındır’ diye İstanbul’a göç eden, hemen zengin olma hevesindeki insanlar Sülün Osman’ın tuzağına düşmüş.  
Onlara saat kulesi, müze, hatta İstanbul’un caddelerini satmış.  
Her işinde yakalanmış, kısa hapis cezaları almış, tövbeler etmiş, harama hiç el uzatmadığını söylemiş, ‘Ben, beni dolandırmak isteyenleri dolandırdım!’ demiş.  
Sülün Osman’ın birçok kez hapis cezası alan, cezaevinde mahkûmlara ‘Alın teri ile yaşamak!’ üzerine konferanslar çeken, Rahmetli Turgut Özal’a ‘Gelsin bana sorsun köprünün nasıl satılacağını ona göstereyim!’ diyen kişidir.
Aziz Nesin gibi dünya yazarına dava açan ilk kişilerden biridir Sülün Osman.  
Aziz Nesin “Kazan Töreni” adlı kitabındaki bir öyküde kendisi için, “Sülün Osman Pırrr” dediği için onun hakkında “Manevi şahsiyetini rencide suçu işlemekten” dava açmıştı.  
Hakkında yazanlara göre, O’nun tek talihsizliği, döneminde bugünkü kadar yaygın ve etkili bir medya olmamasıydı.  
Zira o toplu dolandırıcılığa kalkışan biri değildi, ferdi çalışırdı! Gerçi buna dolandırıcılık da denmezdi. Kendisini akıllı sananları kandırmaktı. O bugünkü deyimle bir yurdum insanıydı. İçeri her girişinde “Uslandım” artık dese de hiç uslanmayanlardandı. Hiç olmazsa dolandırdığı kişiyi de kısa süreliğine de olsa mutlu ediyordu.
O’nun hakkında film çevrildi, kitap yazıldı. Günümüzdeki dolandırıcılarla kendisini kıyaslamaya kalksaydık her halde bize de dava açardı.  
Sülün Osman iyi ki bu günleri görmedi.
Aramızdan ayrılalı 39 yıl olmuş.
2 / 2
O, kendisini uyanık zannedenleri dolandırırdı.
Yoksula dokunmazdı.
Oysa günümüz dolandırıcıların eli yoksulun cebinde.
*
Günün özlü sözleri
“Cahilsin okur öğrenirsin, gerisin ilerlersin, adam yok yetiştirirsin, paran yok kazanırsın, her şeyin bir çaresi vardır fakat insan bozuldu mu bunun çaresi yoktur.”  
Ahmet Hamdi Tanpınar
“Bir ülkede namussuzluğun getirisi dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar” Montesquieu