Pazar günleri benim Çarşı/Pazar gezmelerim.
Sebze, meyve, balık, peynir ne alemde?
Hangi markette fasulye, pirinç, çay kaç lira olmuş?
Raflarda yeni hangi ithal ürün yerini almış?
Muratpaşa pazarına gittim.
Yeşillikçiler dertli. Ne oldu diye sordum.
Hiç de şaşırmadım, yeni bir ithal ürünümüz olmuş; Marul
Yanlış okumadınız evet marul!
Hem de göbeklisi!
Mersin’de görülmüş ithal göbekli marul.
Suriye’den Halep’ten patates geliyor da
İran ve Mısır’dan marul gelmiş çok mu yani?
Hayat pahalılığını ithalat sopası ile korkutuyoruz ama olmuyor. ;
Boykot ederek önleyin fiyat artışlarını çağrısı geldi.
(Fiyat artışlarını boykot çağrısı gelince 1970’li yılların sonunda İzmir’de ete boykot çağrısı yapan dernek başkanı bir kadının kasaptan et alırken yakalanması aklıma geldi de)
Millette tık yok!
Zira boykotun bir adabı olmalı.
O’na buna şiddet yok, küfür yok,
Hatta suçluyu ima yolu ile göstermek bile suç!
Hemen derdest ederler soluğu karakolda alırsın.

***

Maruldan yola çıkarsak;
Antalya ve Akdeniz bölgesi meyve, sebze, çiçek deposu.
Bölge üreticileri sıkıntılı.
Yeşillik satan esnaf dertli, iktidara soruyor;
‘Pamuk ve buğday ithal ettiniz çiftçiliği öldürdünüz.
Şimdi de marul ithal ederek bağ bahçeciliği mi öldürmek istiyorsunuz?’
Benim yorumuma gelince;
Şu gıda enflasyonunu öyle sopayla boykotla tutamazsın.
Gıdada enflasyon ithalat sopası göstererek, ürünleri boykot ederek bitmez.
Gıdada enflasyon, çiftçinin üretim maliyetlerini desteklersen düşer.
Gübre pahalı, mazota zam üstüne zam, sulama bedeli ve elektriği pahalı verir, vergileri yüksek tutarsan gıdada enflasyon düşmez.
Yetersiz destekler ve yanlış ithalat politikaları ile çiftçiyi tarımdan koptu, kopuyor.
Dikkat!