Yılbaşına kaç gün var?

15 gün. Yaklaşık 150 milyon geceleme alan bir turizm şehri.

Şehirde hiç süsleme görüyormusunuz?

Bir bayram havası?

Bir yılbaşı heyecanı görüyormusunuz?

* * *

Tamam biz Hıristiyan değiliz ama bir şeyi atlamayın. Biz bir turizm kentiyiz. Dünyanın kırk yerinde 'Gelin bu şehirde yılbaşı geçirin' diyoruz. Kırk takla atıyoruz fuarlarda.

Diyoruz demesine de, bırakalım şehri süslemeyi, vitrin ışıkları yakılmıyor. Camımıza pamuktan bile 'Hoşgeldin yeni yıl' yazmıyoruz.

Ne çabuk unuttuk Rusya, Suriye krizlerini, hain darbe girişimini... Bu sorunların üst üste geldiği o yıl en büyük darbeyi turizmden yemedik mi?

Şimdi bu yıl yüzümüz güldü, eski muhteşem günlerimize geri döndük diye mi bu savsaklık.

Paris, Londra, İspanya ile yarışıyoruz turizmde.

Birçoğunuz yine oralarda yılbaşı kutlamalarına gidecek. Çünkü biliyorsunuz o birkaç gün hayal gibi olacak. Her taraf ışıl, ışıl, yeni yıl pazarları şimdiden kuruldu. Dünya'nın her yeri yeni yıl heyecanını yaşıyor kıpır kıpır...

Sadece turizmci mi yaşadı krizleri, esnaf etkilenmedi mi? Peki nedir bu karanlık?

Kim girecek senin ölmüş dükkanının içine?..

Son iki gün kala dört lamba asmakla olmaz bu işler.

Şehir karanlık. Caddeler, sokaklar, ana arterler karanlık.

Yalnız yılbaşına onbeş gün kala değil, her zaman karanlık bir şehir Antalya.

Eğer biz turizm kentiysek yaz kış ışıl ışıl olmalı bu şehir. Nasıl bir seferberlik başlatılacaksa başlatılmalı. Caddelerdeki sokak direklerine ışıklı tabelalar asılmalı. Esnaf heyecanlandırılmalı. 2019 yeni bir umutla karşılanmalı. Şehrin ticari hayatı hareketlendirilmeli.

Ama bu kıpırdanma dükkanların içinde kandil yakmakla olmaz.

Silkelenin beyler. Hem bu şehrin kimliği adına hem kendiniz adına...