Haftaya Ankara'dan incilerle başlayalım mı? Bakın sayın Bakan’ın gençlere tavsiyesi neymiş? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız, üniversite öğrencilerine sosyalleşmeleri konusunda derin tavsiyelerde bulunmuş ve ‘dünyayı gezin’ demiş. Üniversiteli de 'nasıl?' diye sormuş. Heyhat, üniversiteli gerektiği gibi yaşayamıyor ki dünyaya açılsın sayın Bakanım. Onlar dünya gezisini muhtemelen internetten (!) yapıyordur. Diyeceğiz ama internet paketleri de pahalı, affınıza sığınarak hatırlatalım. Bir de imkan meselesi var ki evlere şenlik. Hani yurt dışı çıkış harcı 150 liradan bin 500 liraya çıkarıldı da, ardından kamuoyundan 'seyahat özgürlüğü kısıtlanıyor' tepkisi geldi. Ankara ne diyor 'yurt dışına imkanı olanlar çıkar' yani meali ‘imkanın var harcı' öyle mi? Bu da imkan meselesinin sağlaması mı dersiniz? Eh yeri geldi, ‘konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz' cümlesinin.
***
'Gencim, işsizim' Bu cümleyi de memleketin diplomalı bireyleri söylüyor. İşsizlik süresi uzadıkça sabırları da tükeniyor, umutları da. Onlar ceplerinde diplomaları, üniversitede eğitimini aldığı mesleği ile ilgili sektörde iş arıyor, ama 'tecrübe' engeline takılıyor. Patron tecrübeli eleman arıyor, genç ise 'bana iş vermezseniz nasıl tecrübe sahibi olurum' diye soruyor. Umudunu kesen genç, tutmayan A planının yerine 'B planı' diyor. Ve de kariyeri, geleceği için yurt dışı kapılarını zorluyor. Sonrası mı 'haydi bana eyvallah' oluyor. Derin mevzu.
***
Dahası genel işsizlik artarken işsizlik süresi de uzayıp gidiyor. Peki, ne yapıyor, ne yapacak işsiz vatandaş, nasıl yaşayacak, nasıl nefes alacak? Ya iş bulduğuna sevinemeden işsiz kalanlar, 2-3 yıldır iş arayıp da bulamayanlar, işsizlik süresi arttıkça artan borçlar... Bu arada sigortalı işçi sayısı azalırken işsizlik sigortası başvuruları tırmanır olmuş. Bu artış, yakın gelecek için çok tehlikeli bir artış değil mi acaba? Ağır bir durum yaşananlar. Milyonlarcasının geliri, açlık sınırının altında. Var olan tek bir şey, geçim derdi. Gerisi kimin umurunda. Derin bir sessizlik yaşanan.
***
Gelelim gerçek derdimiz, tasamız ve temel sorunumuz ekonomiye. Şimdilerde vatandaş beklemede. Elektriğe yüzde 38 gibi zam geldi ya, işin uzmanları üşenmemiş hesap kitap yapmış ve de bu artışla beraber ortalama bir mesken abonesinin ödeyeceği tutar, arşa çıkmış. Ardından iğneden ipliğe zam haberlerini de zamanlı zamansız alırız artık. Maaşlar da kabaran faturalar karşısında erir gider. Sonrası mı, sonrası kredi kartı sarmalı. Yani boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz misali. İyi haftalarınız olsun...