Antiokhis'in kökleri Likya'nın topraklarına, küçük ama gururlu Tlos kentine dayanıyordu. Kendisi gibi hekim olan babası Diodotos, Antiokhis'e tıp dünyasının kapılarını aralamıştı. Babasının izinde ilerleyen Antiokhis, tıbbın sanatını, doğanın sırlarını ve insan bedeninin karmaşıklığını keşfetmişti.
TLOS'UN ŞİFACISI
Arkeolog Hasan Malay’ın kaynaklarına göre, Tlos'un meclisleri Antiokhis'i hekimlik sanatındaki ustalığı için övgüler yağdırmıştı. Bu küçük kent, Antiokhis'in hizmetleriyle şereflenmiş, onu resmi hekimleri arasına almıştı. Bu görev, sadece bir maaşla değil, vergi muafiyeti ve diğer ayrıcalıklarla gelirdi. Antiokhis, kent sakinlerinin sağlığına adanmış bir yaşam sürerken kendi heykelini dikmek için bile izin almıştı.
LYKİA'NIN SINIRLARINI AŞAN ŞÖHRET
Antiokhis'in iyileştirici elleri sadece Likya'da değil, Pergamonlu ünlü hekim Galenus'un da bilincindeydi. Galenus, İ.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Bithynialı hekim Asklepiades'in eserlerini kaynak göstererek Antiokhis'in yöntemlerini kullanarak romatizma, siyatik, eklem iltihabı, ödem ve dalak hastalıklarına karşı etkili tedaviler geliştirdiğini yazmıştı.
Galenus'un kaleminden dökülen sözlerde, Antiokhis'in formüllerinin sadece o döneme değil, gelecek yıllara da ışık tuttuğu görülüyordu. Öyle ki Kuzey Afrikalı bir kadın hekim, Likya'nın gizemli kadınının bilgeliğini kucaklamış ve onun ilaçlarını kullanmıştı.
Antiokhis'in hikayesi, yalnızca bir hekimin değil, doğanın kucaklayıcı gücünün ve şifanın kadim sırlarının da bir hikayesiydi. Likya'nın gülü, adını tıp tarihine altın harflerle yazdırmıştı. Onun iyileştirici eli, zamanın ötesinde, hala esrarengiz bir dokunuş gibi tıp dünyasında dolaşıyordu. Haber/Erendiz ÖZKURT