Bir zamanlar, 1800'lü yıllardan 1980'lere kadar uzanan birçok hikayenin ana karakteri, şimdilerde Antalya Oyuncak Müzesi'nin raflarında hayat buluyor. Bu büyülü müze, dünya genelinde üretilmiş yaklaşık 3 bin özel oyuncakla, araştırmacı, şair ve yazar Sunay Akın'ın küratörlüğünde bir araya gelmiş.
Müzenin girişinde ziyaretçileri karşılayan kağıttan gemi, bir sembol olmanın ötesinde, müzenin içindeki zaman yolculuğunun ilk adımı. 1860'lardan 1980'lere kadar uzanan sergiler, Sanayi Devrimi'nin çocuklara armağan ettiği ilk oyuncakların yanı sıra, oyuncak tarihinin incelikli örnekleri ve nadir bebek evlerini de içeriyor.
BİR HANIN HİKAYESİ
Müze, eskiden bir han olarak kullanılan geleneksel binasında, tasarımı ve dekorasyonuyla adeta bir sanat eseri niteliğinde. Atölye çalışmaları ise müzenin sadece sergi alanı değil, yaratıcılığın da bir merkezi olduğunu gösteriyor. Antalya Oyuncak Müzesi, dünyanın en saygın oyuncak müzeleri arasında adını gururla yazdı.
KAHRAMANLARIN BULUŞMA NOKTASI
Nasreddin Hoca ve eşeği, Külkedisi ve Balkabağı Arabası, Daltonlar, Red Kit, Pinokyo, Keloğlan, Temel Reis Şirinler... Bu kahramanlar, müzenin duvarları arasında bir araya gelip ziyaretçilere nostaljik bir selam gönderiyor. Ayrıca askeri oyuncaklar, yarış arabaları, iş makineleri ve bebek evleri gibi kategorize edilmiş diğer değerli parçalar da müzenin zenginliğini oluşturuyor.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE YOLCULUK
Müze, sadece bir oyuncak koleksiyonunu sergilemekle kalmıyor, geçmişten günümüze oyuncakların nasıl evrim geçirdiğine dair bir tarih dersi sunuyor. Süreç içindeki değişim ve dönüşüm, ziyaretçilere oyuncakların eğlenceli nesneler olmanın ötesinde bir kültürel miras olduğunu gösteriyor.
Antalya Oyuncak Müzesi, bir masalın içinde kaybolmak isteyenler için gerçek bir cennet. Bu büyülü atmosferde, her bir oyuncak kendi hikayesini anlatırken, ziyaretçilere unutulmaz bir zaman geçirme fırsatı sunuyor. Haber/Erendiz ÖZKURT