Son yıllarda daha sık duyulmaya başlanan pestisit, insanların merak ettiği bir terim olmaya başladı. Genellikle yurt dışına ihraç edilen tarımsal ürünlerde olması gerekenden fazla miktarda bulunduğu için ürünlerin alıcı olan ülkenin ret vermesinin haberlere konu olması ile duyduğumuz pestisit ile alakalı konuşan Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Özer Çalış, pestisitin ne olduğundan nasıl korunmamız gerektiğine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Özer Çalış, “Antalya tarımsal üretimde bir merkez konumunda. Özellikle kış aylarında ülkenin çoğu yerine tarım yapılmazken Antalya’da tarım yapılabiliyor olması Antalya’yı daha da önemli bir tarım kentine dönüştürmüş durumda. Antalya olarak yaz ve kış aylarında tarım ürünlerine zarar veren yabancı organizmaları uzaklaştırmak için bilgilenmek oldukça önemli” dedi.

ANTALYA EN FAZLA KULLANAN İL
Doçent Doktor Özer Çalış, “Tarım ürünlerinde çeşitli zararlılar vardır. Böcekler, solucanlar, salyangozlar gibi hayvanlar direkt bitkinin üzerinde zarar verir. Bunun yanında patojen dediğimiz virüsler, bakteriler de değerlendirilebiliriz. Bunları uzak tutmak için özel kimyasallar kullanıyoruz. Bunların genel ismi pestisit olarak geçiyor. Pestisit kullanımına baktığımızda Antalya, en fazla kullanıldığı il olarak dikkat çekiyor” diye konuştu.

EN İYİSİ ZARARLILARI YOK ETMEK
‘Bu kimyasalların bitkiler üzerinde izin verilen miktardan fazla bulunması sağlık sorunlarını beraberinde getirir’ diyen Doçent Doktor Özer Çalış, “Bu da hem üreticiyi ekonomik olarak zor duruma sokar hem de insan sağlığı açısından ciddi riskler teşkil eder. Bundan korunmanın en iyi yolu, pestisiti gerekli kılan zararlıların bitkiye temas etmeden yok edilmesidir” ifadelerini kullandı.

SOLARİZASYON VURGUSU
Antalya bölgesinin zararlıları pestisit kullanmadan yok etme konusunda çok daha şanslı bir iklim içine yer aldığını ifade eden Çalış, “Antalya’nın tarım üssü olarak anılmasında büyük rolü olan seralarda solarizasyon yapıyoruz. Bu tabir, tarımda toprak sıcaklığını artırmak için güneş ışığından yararlanma anlamına gelir. Artan toprak sıcaklığı sayesinde birçok hastalığa neden olan organizmalar hayatlarını devam ettiremezler. Özellikle yaz aylarında, Antalya’daki seraların kapıları ve havalandırmalı sistemleri kapatılarak içerde 60-65 dereceye çıkan sıcaklıklar elde ediliyor. Bu da yabancı otları ve zararlı bakteri ve böcekleri yok ediyor. İşte Antalya’nın tarımdaki başarısının yegâne sebeplerinden birisi budur. İlaç kullanmadan bu zararlıları bu yöntemle bitkilerden uzak tutabiliriz” dedi.

SULAMA VAKİTLERİ DÜZENLENMELİ
Sulamayı sabah saatlerinde yapmak, zararlıların oluşmasını önemli ölçüde engeller. Bu açıdan sulamayı genellikle sabah saatlerinde yapmak elzemdir. Şunu net olarak söylemeliyiz ki akşam üzeri sulama yapılmamalıdır. Bu hem bitkiye zarar verir hem de zararlıların artışı için uygun ortam sağlar. Bunun yanında, vahşi sulama dediğimiz sallama sulama yöntemi ile bitkilere su verilmemelidir. Bunun yerine damla sulama yöntemi tercih edilmelidir. Bunlar, zararlıların oluşmasını engellemede sulamanın önemi açısından bilinmesi gerekenlerdir” dedi.

BİYOLOJİK MÜCADELE MÜMKÜN
Çalış, “Bunların yanında zararlılar ile biyolojik mücadele etmek de mümkündür. Bu zararlıları yok edecek ve bitkilere zarar vermeyecek böcek türleri ile ilaç kullanmadan bitkilerin sağlıklı şekilde büyüyüp meyve vermesini sağlayabiliriz. Bu noktada çok sayıda böcek ve parazit kullanılabilir” ifadelerini kullandı.

Özer Çalış, tüm bunlara rağmen ilaçlanma gerekiyorsa ilaçlanma sürelerinin iyi ayarlanması gerektiğini söyledi. Doçent Doktor Özer Çalış, her bitki için farklı sürelere ihtiyaç duyulmakla birlikte, hasattan belli bir süre önce ilaçlanma işleminin sona ermesinin kesinlikle şart olduğunu ifade etti.

Muhabir: SELİM ÇELİK / ÖZEL HABER