Gündem tasarruf olduğu için ‘Tasarruf Ahlakı’ başlıklı son yazımdan devam edeyim.

Hepimizin doğru bildiği yanlışlar var. Çünkü öyle dediler yaptık.

'Damlaya damlaya göl olur' dediler, tutumlu olmamızı istediler.

Baktık ki öyle olmuyor, damlalarımızı hayat pahalılığı alıp götürüyor.

'Ayağımızı yorgana göre uzattık', yorgan kısa geldi.

Çocuklarımıza 'Aslanım, paşam, kraliçem!' diye hitap ettik.

Baktık ki aslan kedi olmuş, paşa asker kaçağı, kraliçe de köle!

Bir arkadaş vardı. Dini bütün derler ya öyle. Beş vakit namazındaydı.

2 kızdan sonra bir oğlu oldu, adını Muhammet koydu.

Muhammet 20 yaşına geldi, şimdilerde alkol tedavisi görüyor.

Son derece dürüst olan arkadaşım Satılmış olan adını bundan 30 yıl önce değiştirmişti.

Bunlar doğru bildiğimiz yanlışlar.

İsraf üzerine konuşuyoruz. Eğitimci/Avukat Kamil Akdoğan paylaşmış.

Ben de ondan alıntıladım.

İsraf nedir? Ben de zamanıdır diye okumayanlara aktarmak istedim:

'Biz ona nedense 'Beyaz Saray!' diyoruz.

Oysa o bir saray değil! 'White House', Türkçesi 'Beyaz Ev!'

İlk konuğu 1800 yılındaki ABD Başkanı John Adams.

Aradan geçen 220 yılda 45 başkan ve ailesi oturmuş.

Son konuğu Biden!

Teknoloji geliştikçe yenilenen bir ev!

Amerikalılar için adeta bir kutsal tapınak!

Önünde her gün on binlerce turist anı fotoğrafı çektiriyor.

Bu evi hiçbir başkan babasının malı gibi kullanmıyor.

Bu ülkede vergi veren her Amerikalının ödediği verginin nerelere harcandığını sorgulamak gibi bir görevi var.

ABD eski Başkanı Bill Clinton'un eşi Hillary Clinton 'Hard Choices' (Zor seçimler!) adlı kitabında Beyaz Saray'dan ayrıldıkları zaman, 'Borç içinde ve beş parasız olduklarını' Washington ve New York'ta kredi ile iki ev aldıklarını, bu kredinin kendilerini 12 milyon dolar borcu olan bir aile haline getirdiğini yazmıştı. ABD Başkanları Beyaz Saray'a kira ödemez ama onun dışındaki her şey maaşlarından kesilir.

Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar. Beyaz Ev, ABD demokrasisinde 'devamlılığın' da sembolüdür. Ve yine Beyaz Ev, kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil, geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman'a göre, Beyaz Ev, 'Dışı çok gösterişli bir hapishaneden başka bir şey değildi’

Ronald Reagan, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da, 'Çok iyi dekore edilmiş bir hapishane' olarak niteleyecekti. Bu evde kiracı başkanlar aileleriyle gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir.'

Zira kişiler değil, devlet öndedir.

Devlet de halktır, yasalardır, kurallardır.

Saygılarımla.