Mutluluğu ararken düştüğümüz tuzaklardan biri, onu bir hedef olarak belirleyip bu uğurda her şeyi feda etmek. Mutluluk, peşinde koşulan bir ödül değil, yaşamın içindeki küçük anlarda saklı bir hazine sanırım. Ne yazık ki bu hazineyi ararken kaybolan sadece zaman değil; ruhumuzun incelikleri, ilişkilerimizin samimiyeti ve hayallerimizin rengi de solabiliyor.
İş dünyasında başarı peşinde koşanların hikayeleri hepimize tanıdık gelir. Hedefler konulur, başarılar yakalanır ama o ulaşılmak istenen zirveye varıldığında içimizdeki boşluk daha da derinleşir. Daha fazla çalışır, daha çok çabalarız ama ruhumuzu doyuracak o gerçek mutluluğu bir türlü bulamayız. Çünkü mutluluk, kariyer basamaklarının tepesinde değil, o basamakları çıkarken yaşadığımız küçük, samimi anılarda.
Aşk da benzer bir labirent sunar bize. Birini sevmek, onunla hayatı paylaşmak güzel bir rüya. Ancak bu rüyanın peşinde, sevdiğimiz kişiyi kaybetme korkusuyla ya da onun mutluluğunu kendi mutluluğumuzun önüne koyarak yaşamak, bizi farkında olmadan zincirler. Aşk, bir kişinin diğerine kendini adaması değil, iki kişinin birlikte özgürleştiği bir dans olmalı. Aksi takdirde, mutluluğun peşinde koşarken aşkın kendisini yitiririz.
Arkadaşlıklarımızda da durum farklı değil. Sosyal çevremizi genişletmek, daha çok arkadaş edinmek için harcadığımız çaba, bazen bizi yüzeysel ilişkilerin ağına düşürür. Gerçek dostluk, samimiyet ve güven temelleri üzerine kurulur. Oysa biz, mutluluğu daha çok insanda ararken, bizi gerçekten anlayan ve destekleyen insanları gözden kaçırabiliriz.
Mutluluk, dışarıda aranan bir şey değil, içeride keşfedilen bir duygu... Onu ararken yaptığımız her şey, bize zincirleme bir şekilde mutsuzluk getiriyorsa, durup düşünmenin vakti gelmiş demek. Mutluluğu, bir hedef olarak değil, anın içinde saklı bir hazine olarak görmeliyiz. İşte, aşkta, dostlukta... Her anın içinde, küçük ama değerli mutluluk kırıntıları bulabiliriz.
Mutluluğu ararken, kaçırmamak gerek değerli anları. Çünkü mutluluğun peşinde koşarken asıl mutluluğun farkına varmak, yaşamın en büyük sanatı.
Bu sanatı icra ederken, her anın kıymetini bilmek ve peşinde koşulan büyük hedeflerin küçük, samimi anlar karşısında ne kadar anlamsız olduğunu unutmamak gerekir. Mutluluğun peşinde koşmayın; onu, yaşadığınız anlarda keşfetmeye çalışın.