‘Hepimiz gerçekliği sembol isimlere indirgemeye bayılırız ama Süpermen’in modası geçeli çok oldu. Dikkate değer bir başarı elde etmek ancak ekip işidir’ demiştir Steve Jobs…

Özellikle takım sporları için son derece önemli bir tespit.

Çünkü futbolda bizler sahadaki 11 kişiye değil takımın yıldızına odaklanmayı severiz.

Golü atan, penaltıyı kurtaran her zaman maçın kahramanıdır.

Hatta maçın adamı diyerek bir kişiyi ön plana çıkarmanın değerli ve önemli olduğuna inanırız.

Halbuki futbol aslında bir orkestra gibidir.

Orkestrada bulunan her enstrümanın nasıl ki bir görevi ve sesi varsa, futbolda da her oyuncunun bir görevi var.

Dünyanın en özel eserini çalarken orkestra içinde önemsiz gibi görünen bir enstrümanı yanlış zamanda çalarsanız tüm eser bozular.

İşte futbolda ki uyumda aynen böyle…

Bu uyumu sağlayabildiğiniz zaman sonuca gidebilir ve başarıyı yakalayabilirsiniz.

Antalyaspor’da da son dönemde ön plana çıkan bu uyum.

Sezon başladığı zaman yapılan eleştirilere karşı devamlı olarak bunu savundum.

Yeni bir takımız ve uyum için zamana ihtiyacımız var.

Zaman geçtikçe de bunun meyvelerini toplayan bir Antalyaspor izliyoruz.

Hatay’da olduğu gibi örneğin…

Pes etmeyen, maçı bırakmayan, istekli ve arzulu bir takım…

Hatayspor karşısında iki gol atan Buksa’yı kahraman ilan edebilirsiniz.

Yada maçın son bölümünde kaleye geçen Ramzi Safouri’yi de…

Ben ise maçın adamı yara kahramanı demek yerine mücadele boyunca sahada ter döken tüm oyuncuları kahraman ilan etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü Steve Jobs’un da söylediği gibi artık Süpermen’in modası geçti.

Futbolda da Süpermen aramaya gerek yok.

Takım olabilen, uyum içinde sahaya yer alabilen, hep birlikte üzülüp hep birlikte sevinmeyi öğrenebilenlerin kahramana ihtiyacı yoktur.

İşte Nuri Şahin de Antalyaspor’da bu sezon bunu başardı.

Bir kahraman varsa bu tüm takımdır.

Umarım sezon sonuna kadar böyle devam eder…