Şelale Öncül'ün asıl mesleği beden eğitimi öğretmenliği. Üniversite yıllarında ilk kez zihinsel engelli bireylerle tanışma ve çalışma fırsatı bulan ve o günden sonra bir daha bu işten kopayan Öncül, hayatı olarak gördüğü zihinsel engelli öğrenciler için gecesini gündüzüne katıyor. 2012 yılından itibaren Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV)'in Antalya Şube Müdürlüğünü yapan Şelale Öncül ile ZİÇEV'i ve zihinsel engelli bireylerin Türkiye'deki durumunu konuştuk.

'YAPTIĞIMIZ İŞ ÇOK DEĞERLİ'

2000 yılında üniversitedeyken zihinsel engelli öğrencilere ders vermeye başladığı sırada hayatında yeni bir başlangıç yaptığını söyleyen Öncül, 'Üniversiteden mezun olduktan sonra da onlarla birlikte olmaya devam ettim. 2011 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin Döşemealtı'da açtığı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nde çalışmak üzere teklif aldım. 7 ay çalıştıktan sonra ordaki yöneticilerle anlaşamayarak ayrıldım. Burada tanıştığı Ferudun Mete ile Yaşam Akademi Derneği'ni kurduk. Burada gerçekten çok değerli bir iş yapıyorduk. Yaşam Akademi Derneği'ni kurduktan sonra Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV)'den teklif aldım. Güzel bir iş yaptığımızı farketmişler ve benimle çalışmak istediklerini söylediler. Kabul ettim ve 2012 yılının Ekim ayında kurum müdürü oldum' dedi.

HEDEF FARKINDALIK

ZİÇEV'in başına geçtikten sonra farklı projeler üretmeye başladıklarını söyleyen Öncül, sözlerine şöyle devam ediyor: 'Vatandaşlarda bir farkındalık yaratmam gerektiğini düşündüm. Bu yüzden göreve geldiğim günden itibaren farklı projeler üreterek bu öğrencilerimizi insanların gözüne sokmaya çalışıyoruz. İŞKUR ile birlikte projeler ürettik. Engelli vatandaşlarımızın böylelikle istihdamını sağlamayı amaçladık. Nitekim bu projemiz amacına ulaştı.Burada tedavi gören birçok öğrencimiz otellerde ya kafe tarzı işletmelerde çalışmaya başladılar. Hayatın içerisine karıştılar.'

'AMACIMIZ PARA DEĞİL'

ZİÇEV hakkında da bilgi veren Öncül, 'Burası diğer rehabilitasyon merkezlerinden çok farklı. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak çalışıyoruz. 18 personelimiz ve eğitim gören 95 öğrencimiz var. Bu rakam zaman zaman birkaç kişi azalıyor ya da çoğalıyor. Buradaki yelpaze çok geniş. Farklı hastalıklara sahip çocuklarımızı burada tedavi ediyoruz. Müzik ve spor eğitimleri veriyoruz. Atölyelerde ğrenciler zaman geçirebiliyor. Burada eğitim gören çocuklarımızın eğitim masraflarının 8 satini devlet karşılıyor. Ancak burası vakıf olduğu için daha fazla burda kalabiliyorlar. Buranın bir ekonomik kaygısı yok. Kamu yararına bir kurumuz. Sıfır yaştan 50 yaşa kadar çocuğumuz var burda. Amacımız onları koruma altına almak. Vakfımızın temel amacı bu zaten. Burası diğer özel rehabilitasyon merkezleri gibi para amaçlı değil tamamen çocukların eğitimi için faaliyet gösteriyor.'

'ACIMAK ÇARE DEĞİL'

2000 yılında ilk defa engelli öğrencilerle tanıştığını ve 17 yıldır da aralıksız çalışmaya devam ettiğini belirten Öncül, 'Şunu kabul etmek gerekir ki, Türkiye'de engellilere verilen değer geçmişe göre daha iyi noktada. Ama kesinlikle yeterli değil. Türk toplumunun bakış açısının değişmesi gerekiyor. Acımak çare değil. Sevgi göstermek, onları benimsemek gerekiyor. Ben çocuklarla aynı yemekhanede yemek yemek istemeyen kurum müdürleri gördüm. Bu cidden acı bir tablo. Bunun dışında siyasetçiler engelli bireyleri oy potansiyeli olarak görüyor. Bununda çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Ama rahatlıkla artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını söyleyebilirim. Ancak daha çok çalışmakta fayda var' diyerek Türkiye'deki engelli bireylere bakış açısını yorumluyor.

Abdullah ÖZKAN