Sokakta gazeteci olduğum 1990'lı yıllara gittim.

Çok şehit cenazesi haberi yazdım. Şehit ateşinin düştüğü çok yoksul şehit evine girdim.

Çok ağıt dinledim, çok gözyaşı gördüm.

Bitmiyor.

Gençler toprağa düşüyor.

Yaşlılar ölüme gider, ölüm gençlere gelir derler.

Beni bu genç ölümler yoruyor.

Yeni yılın ilk acı haberiydi. Sözleşmeli Piyade Er Berkay Işık, Şırnak'ta görev yaparken Irak Haftanin bölgesine gönderilmiş, orada devam eden Pençe-3 Harekatı sırasında çıkan çatışmada şehit düşmüştü.

Fotoğrafına baktım. 25 yaşında aslan gibi delikanlı. Tokat'ın Almus ilçesindeki Cemevi'nde kılınan cenaze namazından sonra toprağa verildi. Anne Hayriye Işık'ın gözyaşları içinde oğlunun tabutuna sarılarak söylediği şu sözler yüreğimi burktu. Oğlu ile konuşuyordu, soruyordu;

'Seni böyle tabutlar içinde mi görecektim. Sesimi duyuyor musun? Acı haberlerini böyle mi alacaktım?'

'Annem derdin yanıma gelirdin'

Oğlunun daha önce aldığı çatışma yaraları haberleri üzülmesin diye hep saklanmış Hayriye anneden. Ama anne bu, izine geldiğinde görmüş oğlundaki o yaraları.

Amcası Rafet Işık cenaze töreninde anlattı;

'Üç hafta önce ağabeyi Tolga'nın düğününe geldi. Annesi o yaraları görmüş ve Sözleşmeli Er olan Berkay'a 'Gitme oğlum askere' demiş. Berkay da 'Hayır anne ben askerim dönmem lazım' cevabını vermiş.'

Sözleşmeli Er Berkay.

Yapmadı, geri döndü.

Savaştı ve şehit düştü.

Yılın ilk acı haberiydi.

İstese dönmezdi o savaş çukuruna.

O vatan sevdası ile büyütülmüş bir gençti.

O nedenle;

Berkay Işık bir kahramandır.

Adı mutlaka bir yere yazılmalıdır.

Destanları bu kahramanlar yazar.

Onların yüreğimde yeri vardır.