Çoban Süleyman abi keçilerini bizim oralarda otlatıyor. Burdurlu emekli bir öğretmen. Torunlarına bakmak için geldikleri Döşemealtı'nda kendine iş yaratmış. 8-10 Sanem keçisi almış eti, sütü idare ediyor.
Bizim bahçenin sarmaşıklarının filizlerine dadandı keçileri. Anlaştık hafta da iki kilo keçi sütüne!
......
Bu keçileri görünce aklıma Fikret baba (Otyam) ile Hasan abi(Subaşı) geliyor.
İkisi de bu keçilerden süt çıkarttı.
Fikret baba'nın tuvallerine resim oldu Anadolu'nun keçileri, Hasan Abi'ye dondurma oldu İsviçrenin Sanemleri.
.....
Süleyman abi çoban gibi değil.
Öykü'nün dediği gibi gözlüklü çoban olur mu?
Olur, okumuş Çoban. Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu adaşı...
......
O işin keyfinde her keçisine bir isim koymuş.
Felek, Kader,öksüz, Zilli...
Doğururken anası ölene Felek demiş.
Bu süt meselesinden başı dönen varmış adı Kader. Keseceklermiş bir kaç güne.
20 günlük bir yavru var ki yerinde duramıyor, zillinin tak kendisi...
.....
Aslında dili şişmiş.
Bir taraftan keçilere değneğini sallarken öte yandan bana laf yetiştiriyor.
Eğitim, ekonomi,ticaret, dış politika hepsinden konuşuyor da benim kafam götürmüyor.
Biz keçileri konuşsak, fotoğraflarını çeksek. Hatta beraber yürüsek diyorum.
O inatla konuyu siyasete getiriyor.Keçilerin inadı karakterine yansımış.
Zor iş bu keçilerle sohbet. Rahmetli Fikret baba resimlerini nasıl boyadı, Hasan abi nasıl sütlerinden dondurma yaptı şaşıyorum.
...
Bende güzel iş çıkarttım ama.
Keçiden köşe yazısı!...