Fransa’nın devrik kraliçesi Marie Antoinette’in, “ekmek bulamıyoruz” diye bağrışanlara, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” dediği rivayet edilir. Bu ünlü sözün Marie Antoinette’e ait olup olmadığı tartışmalı. Gerçi 'pasta'nın makarna anlamında kullanıldığı da rivayet. Büyük ihtimalle de söz, ona ait değil. Fakat denklemin iki ucunu en keskin haliyle ortaya seren bir deyim olarak tarihe miras kaldı: Ekmek bulamayanlar ve pasta yiyenler. Daha doğrusu, “millet ekmek bulamazken pasta yiyebilenler”... Ekonomik krizin ulaştığı derinlik nedeniyle artık ülkemizde ‘pasta yiyebilenler’ de isyan halinde. Geçim sıkıntısı dar gelirlinin, asgari ücretlinin, yoksulun meselesi olmaktan çıktı, orta sınıfın, üst tabakanın, tuzu kuruların, Kuzguncuk’ta kurabiye yiyebilenlerin de krizi haline geldi. 110 liralık kurabiye, isyanın simgesi oldu. “Kuzguncuk Mantarı” diyorlar zat-ı şahanelerine, tanesi 110 lira. Kilosu filan değil, tanesi. Kurabiyeyi yapan fırının sahibi, Antep fıstığı, fındık gibi kuruyemişlerden imal edildiğini, hurma ile tatlandırıldığını söylüyor. “Normalde tek kurabiye 5 gram ağırlığındayken bizim kurabiyemizin teki 100-110 gram” diye savunuyor fırınını. Yani gramı 1 lira. Yere dökülenleri parmağınızın ucuyla alıp yutsanız 1 lira vereceksiniz. O kadar pahalı… Altın gibi mübarek… 

Bir bardak çay 65 lira

Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre pandemi sürecinde gıda fiyatları yüzde 24 arttı. Bizdeki artış ise yüzde 336. Üstelik dünyada düşüşe geçerken bizde pahalılık sürdü. TÜİK verilerine göre son bir yılda dünyadaki gıda fiyatları yüzde 7 geriledi. Ancak bizde yüzde 70.5 artış gösterdi. Gıda fiyatlarındaki artış lokanta, kafeterya, pastane, fırın gibi mekanların fiyat listelerinde astronomik boyutlara ulaştı: Bir tane kurabiye 110, bir bardak çay 65 lira. Vitrindeki manzara, menülerdeki fotoğraf böyle… Bu rakamlar lüks kafelerde oturabilen, vakit geçirebilen, pastalar yiyip espressolar içebilen kesimi de ayağa kaldırdı. Yani Nişantaşı da, Bağdat Caddesi de, Kuzguncuk da isyanda artık. Cüzdanı kalınların, cebi genişlerin, kredi limiti yükseklerin bile canı yanıyor. Ekmek bulamayanların haber değeri bile yoktu, artık pasta yiyenler de hükümsüz.

Pudra şekeri ekonomisi

Cumartesi günü itibarıyla başlatılan kafe, lokanta ve pastaneleri boykot kampanyası bir sonuç verir mi? Vermez. Çünkü ülkemizdeki kapitalist düzen sadece emeğimizi sömürme üstüne kurulu değil, bu aşama geçilmiş, hayatımızın soyulması noktasına gelinmiş durumda. Yani bizi sadece sömürmüyorlar, iliğimize kemiğimize kadar soyuyorlar. Kapitalizm bir sermaye, bir sömürü düzeni… Bizim yaşadığımız ise bir soygun rejimi. Devleti, milleti, halkı, ülkeyi, vatandaşı, seni, beni soyarak elde edilen servetler etrafa savruluyor, son model arabalar, altın tozlu çorbalar, ıstakozlar, Kanarya Adalarında tatiller, Maldivlerde bayramlar şeklinde saçılıyor ortalığa. Hırsızlık parası olduğu için hesapsız, kitapsız harcanıyor, adeta ceplerden dökülüyor. Bu debdebe, bu şatafat, zamane hırsızlarının kimseden çekinmeden yaşadıkları bu sefahat, fiyatları da uçurdu. Artık piyasa kuralları, ekonomi yasaları belirlemiyor fiyatları. Arz-talep eğrisinin hükmü yok. Etikete ne yazarsan satın alan bir zamane tipi var. Bu bir yanaşma, iktidar yalakası, trol, iş takipçi, pudra şekerci, karanlık para aklayan bir fenomen… Say sayabildiğin kadar işte. Emek-sermaye çelişkisinin, mücadelesinin her iki tarafında da olmayan, ne emeğiyle geçinen, ne de batacak sermayesi olan haramzadeler bunlar. Bir kurabiye onlar yüzünden 110 lira.

Tuzu kuruların isyanı

Uzmanlar ‘derin yoksulluk’ diye yıllardır çırpınıyor, seslerini duyurmaya çalışıyor. Devletin, iktidarın yapması gerekenleri vatandaş yapıyor yıllardır, ‘askıda ekmek’ adı altında halk birbirine somun ısmarlıyor. İktidar bir ihale dağıtım merkezine dönüşürken yurttaşlar birbirinin karnını doyuruyor, yarasını sarmaya çalışıyor. Çocuklarına ekmek alamadığı için kendini asan anne, pantolon alamadığı için intihar eden baba gündem oluyor fakat bir fırtınaya, bir dalgaya, bir kampanyaya dönüşmüyor bu acı, bu sancı. Ekmek bulamayanların hükmü yok. Ne zaman ki pasta yiyenler de isyan ediyor, mesele zülfü yâre de dokunuyor, hemen boykot çağrıları, kampanyalar, isyanlar. Yoksullar ekmek bulamazken siz o kurabiyeyi niye yiyordunuz?