Kentlerin, ilçelerin, beldelerin, belediyelerin kaderi bu hafta sonu belli olacak. Bir haftadan bile az bir zaman kaldı. Son haftaya girilirken birkaç yer hariç ciddi kopuşlar, arayı açmalar yok. Bazı yerler halen bıçak sırtı. İstanbul seçimi İmamoğlu ile Erdoğan rekabetine dönüşmüş, Murat Kurum arada kaybolmuş durumda. Ankara’da da Mansur Yavaş, mal varlığı tartışması üzerinden epeyce öne geçmiş durumda. AKP’nin Ankara adayı Turgut Altınok’un Antalya’da 600 dairesi olduğunun ortaya çıkması yenilir yutulur bir şey değil. Seçmen de bunu yutmamış görünüyor. Aslında işin bir diğer yüzü var ki, bu hayhuy içinde kaybolmuş gibi duruyor. Ankara rantiyesi parasını Antalya’ya gömmüş. Muhtemelen bunun bir dolu örneği vardır. Siyasetten beslenen rant, kendini bir başka kente ya da ülkeye yatırarak gizliyor demek ki. Böylece görünmez oluyor.

Bazı ilçelerde makas kapanır

İstanbul, Ankara deyip, Altınok’un daireleri üzerinden Antalya’ya bağlanmışken, bildiğimiz topraklar üzerinden devam edelim. Siyasi tahminler yanıltıcı olabilir. Hele ki son zamanlarda siyasetin seyrini okumak iyice zorlaştı. Son yerel seçimlerde ikinci kez sandığa giden İstanbul’un sonuçlarını tahmin eden bir tek kişi bile olmamıştı. 800 binlik fark sadece iktidar değil, CHP açısından bile büyük sürpriz olmuş, şaşkınlık yaratmıştı. Bu ve benzeri örnekleri göz önünde bulundurarak, ‘seçim toto’ gibi tahminlerden kaçınmak gerekiyor. İşi ‘nabız tutma’ düzeyinde bırakalım. Bu çerçeveyi çizdikten sonra gelelim Antalya’nın durumuna. Yarışta son haftaya girildi, ama ciddi bir kopuş yok. Herhangi bir isim için, “aldı, götürüyor” diyemeyiz. Antalya sandıkları her anlamda sürpriz barındırıyor. Özellikle bazı ilçelerden çok şaşırtıcı sonuçlar gelebilir. Bir önceki seçimlerde açık farkla kazanılan bazı ilçelerde de, bu makas kapanabilir, o belediyeyi elinde tutan parti ipi bıçak sırtı göğüsleyebilir. Bu da Büyükşehir oylarını etkiler.

Büyükşehir’e yansıyanlar

Büyükşehir kampanyaları üzerinde bir fotoğraf çekmek mümkün mü? Kısmen mümkün. Muhittin Böcek’in kampanyası “yaptık-yapacağız” denklemi üzerinden ilerledi. Başkan Böcek, “Söz verdik, sözlerimizi tuttuk, şimdi de şunları yapacağız” diye seslendi afişlerden. Yani bir tür, “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” kampanyası. Hakan Tütüncü ise vaatlerini sıraladı. Fakat Tütüncü’yü tanımayan, adını hiç duymamış olan bir seçmen Kepez’de 3 dönem başkanlık yaptığını fark edemez. Kampanyada oralara gönderme, hatırlatma yoktu. Bu özellikle mi tercih edildi acaba? Eğer bilinçli bir tercihse; AKP ve MHP dışı seçmenin zihnine, tercihine seslenerek, ortada duran kararsız oyları ikna edebilecek önemli bir argümanı kullanmadılar anlamına geliyor. Oysa Kepez’de, endişeleri kemikleşmemiş seçmeni yakalayabilecek icraatlar da var. Bunlar hiç sahaya sürülmedi, hatırlatılmadı, es geçildi.

Bu kirli dile yol vermeyin

Son haftaya girilmişken, Antalya’daki seçim yarışının kirli sokaklarda, bel altı bölgelerde fazla dolaşmadığını, bu haliyle de görece temiz kaldığını söyleyebiliriz. ‘Görece’ diyorum, çünkü özellikle iki olay bu genel gidişata halel getirdi. CHP’nin Konyaaltı adayı Cem Kotan’a karşı yürütülen karalama kampanyasının kabul edilecek yanı yok. İnançlara, kimliklere, tercihlere karşı düşmanlık taşıyan bütün söylemleri, siyasetleri, ideolojileri reddetmek, o bilinçaltını söküp atmak gerekiyor. Bir başka kirli siyaset de Kültür Mahallesi’nde yaşandı. Irkçı bir grup, seçim kampanyası yürüten TİP’li gençlere saldırdı, olaya müdahale eden TİP İl Başkanı Enes Keskin gözaltına alındı. Saldırganlardan ise gözaltına alınan yok. Birilerinin sırtı pışpışlanırken, yasal bir partinin seçim bildirilerini dağıtan, etkinliğine davet eden gençler kriminalize edilmeye çalışıldı. Aslında bu iki örnek de Antalya siyasetinin bir bölümündeki bilinçaltını gösteriyor. Antalya bu kirli, karanlık bilinçaltını reddederek büyüdü, büyümeye de devam edecektir. 31 Mart gecesi sandıktan çağdaş, demokrat, ilerici, barış ve kardeşlik yanlısı bir Antalya çıkacak.