Gazeteciler Cemiyeti’nin hangi şehirde olursa olsun üç asli görevi vardır; Mesleğin onuruna ve prestijine sahip çıkmak, gazetecilerin onur ve prestijinin güvencesi olmak ve üyelerinin yani gazetecilerin ekmek yediği yayın organlarının arkasında dimdik durup bu yayın organlarının gelirlerine göz diken sahtekarlarla savaşmak...

Tabii ki daha onlarca görevi, kutsal sorumlulukları var. Ancak bir gazeteci için cemiyetin en önemli görevleri bunlar...

Bizim cemiyetimizin yani Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin (AGC) de en önemli görevi bu... Daha doğrusu bu idi...

Di’li geçmişte kaldı maalesef...

Anlatayım...

* * *

Antalya’da son yıllarda para karşılığı evlere servis ‘basın kartı’ dağıtan biri var... Satıyor yani... Bastırdığı broşüre bakıyor vatandaş, istenen parayı ödüyor, cebine basın kartını koyuyor... E bu kadar kolay mı basın kartı sahibi olmak?.. Değil tabii... Kartlar sahte. Bütün meslektaşlarım biliyor bu kartların sahte olduğunu, Köksal S. isimli bu şahsın dolandırıcılıktan mahkemelik olduğunu, bu tür adamlarla en çok savaşması gereken örgütün Antalya Gazeteciler Cemiyeti olduğunu...

Bu Köksal, geçenlerde birini ‘yılın gazetecisi’ seçti. O biri de bu ödülü gururla aldı. Hatta makamında ağırlayıp bol bol fotoğraf çektirdi. ‘Gazeteciyim’ diye ortada gezinen, önemli şahısları ‘yılın bilmemnesi’ seçip olmayan prestijine prestij katan Köksal da o fotoğrafları kendi sosyal medyasında ele güne gururla yayınladı...

Kim mi o yılın gazetecisi?

Sıkı durun; Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş!..

E hani mesleğin prestiji?..

* * *

Antalya Emniyet Müdürü’nün tanışma toplantısı vardı geçen hafta... Emniyet’in kendi sosyal tesisine davet edildi gazeteciler... Tesisin bahçe kapısında iki polis gazetecilere kimlik kontrolü yapınca ortam gerildi. İçerde de gazetecileri kafasına göre isimliklerle oturtmaya kalkan Basından Sorumlu Müdür hanımefendi, “Yapmayın böyle. İtici oluyor. Biz sizin davetlininiz” diyenleri, “Size itici gelebilir, bizim uygulamamamız böyle” diye tersleyince toplantıyı terk edenler oldu. Ben de bana ayrılan yere oturmadan 1.5 dakikalık münakaşayla çıkıp gittim. 5-6 gazeteci de bu yapılanları protesto edip toplantıyı terk etti. Hatta AGC Genel Sekreteri de AGC Başkanı’nın toplantıya çağrılmadığını öğrenince o da çıktı gitti...

Ne yaptı AGC Başkanı İdris Taş, bu ayıp karşısında?..

Sıkı durun; toplantıdan iki gün sonra Emniyet Müdürü’nü makamında ağırlayıp sosyal medyasından gülen suratıyla ziyaret için teşekkür mesajı yayınladı.

E hani gazetecilerin şerefi, onuru?

* * *

Naylon gazeteler yerel basının en büyük derdi. Özel günlerde bizim ‘naylon’ dediğimiz gazeteler yayınlanır. Bayramdır, yılbaşıdır, seçimdir, reklamları toplar; sonra ortadan yok olur bu gazeteler.

Şimdi yılbaşında da böyle bir gazete yayınlanacak. Yerel gazetelerde yayınlanması gereken kutlama ilanlarını toplayacak, parayı kasaya koyacak, sonra ara ki bulasın bir sonraki ‘özel’ güne kadar...

Peki kim bu gazeteyi çıkartıp, ‘ilanları bize verin’ diye şimdiden çalışmaya başlayan?..

Sıkı durun; Antalya Gazeteciler Cemiyeti!..

E hani medya kuruluşlarının gelirinin teminatı?..

* * *

AGC, gazete çıkarır... Ama dini bayramlarda. Çünkü o bayramlarda diğer gazeteler yayınlanmaz, halkın haber alma görevini cemiyetler üstlenir, 50 yıllık gelenektir...

Herkes gazete yayınlayabilir. Kimseden izin almasına gerek yoktur, sadece Savcılığa haber verir... Buna da kimsenin ‘hayır’ deme hakkı yoktur.

Ama Cemiyet, özel günlerde ‘İlanlarınızı bize verin’ diye gazete yayınlarsa bu bizim gözümüzde ‘naylon gazete’dir ve o kuruma yakışmaz.

* * *

Antalya Gazeteciler Cemiyeti di’li geçmişte kaldı dedim ya...

Eskiden olsa bu olaylarda yer yerinden oynardı. Gerçi eski Başkan Erdoğan Kahya’nın da 29 Ekim’de AGC gazetesi yayınlamışlığı var da neyse...

4 yıl önce Mevlüt Yeni, AGC Başkanlığı’nı bırakmasaydı ya da bu saçmalıkları yapan ekibe destek vermeseydi...

Şimdi Köksal bey cezaevinde, gazetecileri itin bi tarafına sokan Müdür Hanımefendi başka görevde, yerel gazetelerin ilan gelirine göz koyan o yılbaşı gazetesini çıkarmayı teklif eden AGC yöneticisi her kimse, AGC Yönetim Kurulu’nun dışında olurdu...

* * *

Diyeceksiniz ki “Bunlardan okuyucuya ne? Sizin iç meseleniz, niye yazdın ki bunları”...

Yazdım...

Çünkü...

Köksal bey, AGC Başkanı ile sıkı dost diye ‘basın kartı’ satmaya devam etmesin...

Emniyet Müdürü’müz “Bizim ekip gazetecilere ayıp etse de biz AGC Başkanı ile bir çay içer, unuttururuz” demesin...

AGC Yılbaşı Gazetesi’ne ilan verenler, bundan sonra açıklamalarını, basın bültenlerini de AGC Başkanı’na göndersin diye...

Antalya Gazeteciler Cemiyeti biz gazetecilerindir. Başımın üstünde yeri var...

Ama saygıdeğer başkanı, bu yaptıklarıyla ‘yok’ hükmündedir...

Yazdım...

Bilinsin diye...